663 Sayılı KHK'da değişiklik öngören tasarının arastırmacıları ilgilendiren maddesi aşağıdaki şekilde TBMM Genel Kurulunun 04.12.2013 tarihli oturumunda kabul edilmiştir
MADDE 8- 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 13- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararnameye göre araştırmacı kadrolarına atanmış sayılanlara, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bu kadrolara atanmadan önceki
kadrolarına ait mali haklar, bu kadroda kaldıkları sürece ödenir. Ancak bunların döner sermaye ek ödemeleri, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesinde önceki kadroları için belirlenen ek ödeme miktarı kadar ödenir.”
Görüşmeler esnasında maddenin diğer KHK'lar ile araştırmacı olanları da kapsaması, yürürlük tarihinin 02.11.2011 olması gibi hususlarda verilen önergeler ise red edilmiştir.
Tasarı üzerinde yapılan görüşmeler önergeler ve oylama sonucu ile ilgili tutanak yazımızın devamındadır.
5 Aralık 2013 Perşembe
28 Kasım 2013 Perşembe
SAĞLIK ARAŞTIRMACILARININ MALİ HAKLARINDA İYİLEŞTİRME
8. maddesi ile 663 mağduru Araştırmacıların mali haklarında iyileştirme sağlayan, Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde TBMM sağlık komisyonu raporunu verdi.
MADDE 8- 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 13- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararnameye göre araştırmacı kadrolarına atanmış sayılanlara, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bu kadrolara atanmadan önceki
kadrolarına ait mali haklar, bu kadroda kaldıkları sürece ödenir. Ancak bunların döner sermaye ek ödemeleri, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 9 uncu maddesinde önceki kadroları için belirlenen ek ödeme miktarı kadar ödenir.”
TBMM başkanlığına verilen komisyon raporu ve tasarının son şekline ulaşmak için;
TIKLAYINIZ
6 Kasım 2013 Çarşamba
Araştırmacıların sorununu sağlıkçılar net cözüyor(muş)
Tüm Araştırmacı arkadaşların da bildiği üzere kamu oyunda tam gün yasası olarak bilinen ve 663 sayılı KHK ve Bazı kanunlarda değişiklik öneren torba yasa tasarısı Bakanlar Kurulunun imzası ile Meclis başkanlığına sunulmuştu. Geçen hafta içinde görüşülmesi gereken tasarı sadece tam gün düzenlemesi ile ilgili teknik bir sorun nedeni ile genel kuruldan çekilerek Komisyona tekrar havale edilmiştir.
Söz konusu tasarı nedeniyle Araştırmacılar lehine yine umut balonları uçurulmaya başlamıştır. Denize düşen yılana sarılır hesabı tüm mağdur arkadaşlarımızda umutlanmıştır. Umut fakirin ekmeğidir ancak umut çaba olmazsa alsa gerçekleşmeyecek kaf dağının arkasındaki rüyadır.
Durduk yerde kötümser olmaya ne gerek vardı diyenler olabilir. Umut besleyerek boş oturmamak için bazı konuların hatırlanmasıdna fayda var diye düşünüyorum.
1. Sayın Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun göreve gelmesi ile birlikte Eski Bakan Döneminde mağdur edilen Sağlık çalışanlarının gönüllerinin alınacağı yönünde bir intiba herekse hakim oldu. Tüm sağlık çalışanları ile birlikte Araştırmacılarda en azından maddi yönden uğradıkları haksızlıkların telafi edileceği yönünde büyük ümitler beslemeye başladılar. Ancak gecen dönemde hazırlanmaya çalışılan ve yetiştirilemeyen tam gün yasa tasarısındaAraştırmacılar ile ilgili tek bir cümle yer almadı. (bknz: Bakanlar kurulu imzalı tasarı) Bu Tasarıda Sayın Bakanın da imzası olduğunu unutmayınız.
2. Sağlık Araştırmacılarının Kara gün oalrak belirlendiği 2 Kaım günü için Adyed tarafından Sağlık Bakanlığı önünde eylem çağrısı yapılmış. ancak daha sonra sayfalarında yapılan bir duyuru ile "663 Sayılı K.H.K. gereği Araştırmacı kadrosuna atanan; İl Sağlk Müdür Yardımcısı, Şube Müdürü, Hastane Müdürü ve Hastane Müdür Yardımcılarının mali haklarındaki kayıplarının iyileştirilmesi amacıyla T.B.M.Meclisinde yürütülen çalışmaların olumlu yönde seyretmesi nedeniyle, 02 Kasım 2013 tarihinde Sağlık Bakanlığı önünde Derneğimiz aracılığıyla yapılması düşünülen etkinliklerin, şimdilik kaydı ile ileri bir tarihe ertelenmesinin tüm grup için hayırlı olacağı kanısına varılmıştır." denilerek Ankara'ya gelinmemesini istemişlerdir.
Peki eylem neden iptal edilmiştir? Bakanlar Kurulunda imzalı tasarıda yer almayan söylentiye dayalı bir duyumla sadece..
3. En son da sağlıkçıalr.net sitesinin başlığa taşıdığımız haberi. Ne diyor haberde özetle "Saglikcilar.Net olarak yapmakta olduğumuz haberlerin aynı zamanda takipçisi olmaya da devam etmekteyiz. Gerek Meclis gerekse Sağlık Bakanlığı nezdinde yapmış olduğumuz bilgilendirmeler sonucu Torba kanun Taslağında araştırmacılar ile ilgili yer almayan düzenleme taslak TBMM’de görüşülürken verilecek olan öneri ile düzenlenecek. Haber kaynaklarından edindiğimiz öneri taslağına göre araştırmacı unvanları aynen devam edecek maaşlarda artışa gidilecek. Araştırmacı kadrosuna atanmadan önce hangi unvanda görev yapıyor ise o unvanda şu an görev yapan kadar maaş alacak. İl sağlık müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken araştırmacı olan şuan il sağlık müdür yardımcısı olarak görev yapan kadar maaş ve özlük haklarından aynen yararlanacak."
Şuan araştırmacı olanların en büyük talebi ellerinden alınan özlük haklarının iadesi.
Ama burda sanki yine bir aldatmaca, bir kandırmaca, o değilse bile bir saflık var gibi sanki. tasarıda olmayan bir hükmün öneri ile tasarıya sokulacağı ve kanunlaşacağı müjdesini taşıyan haber dalga dalga umut ekse de sonunda inşallah umut kırıklığına yol açmaz.
Bu kısa özeti özelikle hatırlattıktan sonra tarihin çok eski ve çok tozlu olmayan sayfalarını yeniden hatırlamakta fayda var.
Bir önceki yasama döneminin son gününde de yine 663 ile ilgili bir değişiklik mecliste görüşülüyordu. O zaman yine Araştırmacılar çok umutlanmıştı. 663 değişikliğe uğruyordu. ve yine bir öneri ile araştırmacıların durumunun düzeltilmesi istenmişti.
Sayın Milletvekilleri ; Cemalettin Şimşek Alim Işık Sümer Oral,Ruhsar Demirel Mehmet Erdoğan Nevzat Korkmaz, Aytuğ Atıcı, Dr. Candan Yüceer Süleyman Çelebi, Kadir Gökmen Öğüt Aytun Çıray Özgür Özel,Aylin Nazlıaka ve Nurettin Demir tarafından verilen öneri ile ilgili olarak meclis tutanaklarına yansıyan görüşme:
Söz konusu tarihte konu ile ilgili yapmış olduğumuz haberin tam metnini okumak için TIKLAYINIZ.
Söz konusu tasarı nedeniyle Araştırmacılar lehine yine umut balonları uçurulmaya başlamıştır. Denize düşen yılana sarılır hesabı tüm mağdur arkadaşlarımızda umutlanmıştır. Umut fakirin ekmeğidir ancak umut çaba olmazsa alsa gerçekleşmeyecek kaf dağının arkasındaki rüyadır.
Durduk yerde kötümser olmaya ne gerek vardı diyenler olabilir. Umut besleyerek boş oturmamak için bazı konuların hatırlanmasıdna fayda var diye düşünüyorum.
1. Sayın Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun göreve gelmesi ile birlikte Eski Bakan Döneminde mağdur edilen Sağlık çalışanlarının gönüllerinin alınacağı yönünde bir intiba herekse hakim oldu. Tüm sağlık çalışanları ile birlikte Araştırmacılarda en azından maddi yönden uğradıkları haksızlıkların telafi edileceği yönünde büyük ümitler beslemeye başladılar. Ancak gecen dönemde hazırlanmaya çalışılan ve yetiştirilemeyen tam gün yasa tasarısındaAraştırmacılar ile ilgili tek bir cümle yer almadı. (bknz: Bakanlar kurulu imzalı tasarı) Bu Tasarıda Sayın Bakanın da imzası olduğunu unutmayınız.
2. Sağlık Araştırmacılarının Kara gün oalrak belirlendiği 2 Kaım günü için Adyed tarafından Sağlık Bakanlığı önünde eylem çağrısı yapılmış. ancak daha sonra sayfalarında yapılan bir duyuru ile "663 Sayılı K.H.K. gereği Araştırmacı kadrosuna atanan; İl Sağlk Müdür Yardımcısı, Şube Müdürü, Hastane Müdürü ve Hastane Müdür Yardımcılarının mali haklarındaki kayıplarının iyileştirilmesi amacıyla T.B.M.Meclisinde yürütülen çalışmaların olumlu yönde seyretmesi nedeniyle, 02 Kasım 2013 tarihinde Sağlık Bakanlığı önünde Derneğimiz aracılığıyla yapılması düşünülen etkinliklerin, şimdilik kaydı ile ileri bir tarihe ertelenmesinin tüm grup için hayırlı olacağı kanısına varılmıştır." denilerek Ankara'ya gelinmemesini istemişlerdir.
Peki eylem neden iptal edilmiştir? Bakanlar Kurulunda imzalı tasarıda yer almayan söylentiye dayalı bir duyumla sadece..
3. En son da sağlıkçıalr.net sitesinin başlığa taşıdığımız haberi. Ne diyor haberde özetle "Saglikcilar.Net olarak yapmakta olduğumuz haberlerin aynı zamanda takipçisi olmaya da devam etmekteyiz. Gerek Meclis gerekse Sağlık Bakanlığı nezdinde yapmış olduğumuz bilgilendirmeler sonucu Torba kanun Taslağında araştırmacılar ile ilgili yer almayan düzenleme taslak TBMM’de görüşülürken verilecek olan öneri ile düzenlenecek. Haber kaynaklarından edindiğimiz öneri taslağına göre araştırmacı unvanları aynen devam edecek maaşlarda artışa gidilecek. Araştırmacı kadrosuna atanmadan önce hangi unvanda görev yapıyor ise o unvanda şu an görev yapan kadar maaş alacak. İl sağlık müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken araştırmacı olan şuan il sağlık müdür yardımcısı olarak görev yapan kadar maaş ve özlük haklarından aynen yararlanacak."
Şuan araştırmacı olanların en büyük talebi ellerinden alınan özlük haklarının iadesi.
Ama burda sanki yine bir aldatmaca, bir kandırmaca, o değilse bile bir saflık var gibi sanki. tasarıda olmayan bir hükmün öneri ile tasarıya sokulacağı ve kanunlaşacağı müjdesini taşıyan haber dalga dalga umut ekse de sonunda inşallah umut kırıklığına yol açmaz.
Bu kısa özeti özelikle hatırlattıktan sonra tarihin çok eski ve çok tozlu olmayan sayfalarını yeniden hatırlamakta fayda var.
Bir önceki yasama döneminin son gününde de yine 663 ile ilgili bir değişiklik mecliste görüşülüyordu. O zaman yine Araştırmacılar çok umutlanmıştı. 663 değişikliğe uğruyordu. ve yine bir öneri ile araştırmacıların durumunun düzeltilmesi istenmişti.
Sayın Milletvekilleri ; Cemalettin Şimşek Alim Işık Sümer Oral,Ruhsar Demirel Mehmet Erdoğan Nevzat Korkmaz, Aytuğ Atıcı, Dr. Candan Yüceer Süleyman Çelebi, Kadir Gökmen Öğüt Aytun Çıray Özgür Özel,Aylin Nazlıaka ve Nurettin Demir tarafından verilen öneri ile ilgili olarak meclis tutanaklarına yansıyan görüşme:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 301 Sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Tasarısının 24. Maddesinde yer alan 663 sayılı Kanun Hükmünde kararnamenin geçici 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrasına birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Ancak; Daire başkanları, İl Sağlık Müdür Yardımcısı, Şube Müdürü. Hastane Müdürü ve Müdür Yardımcısı, Doktor, Biyolog, Kimyager vb. kadrolarında bulunmakta iken araştırmacı kadrosuna atanmış sayılanlardan, aylık, ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar, özel hizmet tazminatı, ek ödeme, performansa dayalı döner sermaye ödemesi, fazla çalışma ücreti ve benzeri adlar altında yapılan her türlü ödemelerini yapılacak artışlarla birlikte almaya devam ederler."Cemalettin Şimşek (Samsun) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Katılmıyoruz efendim."
Görüşülmekte olan 301 Sıra sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Tasarısının 24. Maddesinde yer alan 663 sayılı Kanun Hükmünde kararnamenin geçici 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrasına birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Ancak; Daire başkanları, İl Sağlık Müdür Yardımcısı, Şube Müdürü. Hastane Müdürü ve Müdür Yardımcısı, Doktor, Biyolog, Kimyager vb. kadrolarında bulunmakta iken araştırmacı kadrosuna atanmış sayılanlardan, aylık, ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar, özel hizmet tazminatı, ek ödeme, performansa dayalı döner sermaye ödemesi, fazla çalışma ücreti ve benzeri adlar altında yapılan her türlü ödemelerini yapılacak artışlarla birlikte almaya devam ederler."Cemalettin Şimşek (Samsun) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Katılmıyoruz efendim."
BÜTÜN BUNLARI NEDEN Mİ YAZDIK?
ELBETTE ÜMİTLİ OLACAĞIZ. ANCAK BİR SÖYLENTİ İLE BİR ÖNERİ İLE DURUMLARIMIZ DÜZELECEK DİYE BEKLEMEMELİYİZ.
EYLEM İSE EYLEM,
FAX TELEFON İSE FAX TELEFON,
SİYASİLERLE GÖRÜŞME İSE EVET GÖRÜŞME
ELİMİZDEN GELENİ YAPALIM
SESSİZİCE OTURUP BEKLEMEYELİM..
Bu süreçte Araştırmacıları bir araya toplayan ADYED yönetimine ve konuyu gündemde tutan saglikcilar.net sitesine teşekkür ediyoruz.
Yetkili ama duyarsız sendikalarımıza da sizde çalıyı arkadan dolanmayı bırakın desteğinizi en azından kamu oyu gündeminde tutun demek istiyoruz...
Araştırmacıların Sorununu
Sağlık Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında görev yapan il sağlık müdür yardımcısı, şube müdürü, hastane müdür ve müdür yardımcılarının araştırmacı kadrosuna atanarak mağdur edilişlerinin sene-i devriyesi (2. yılı). 633 sayılı KHK 02/11/2011 gecesinin son dakikalarında Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlanarak sağlık sistemini tekrar parçalı hale getirmiş binlerce insanı bir gece vakti mağdur etmiştir. Araştırmacı olarak atanan Sağlıkta Dönüşümün gerçek mimarları bir gece operasyonu ile tavsiye edilmiştir. Önceki bakan Recep Akdağ’ın hangi gerekçelerle insanları mağdur ettin sağlık hizmetini tekrar parçalı bir hale getirdin sorusunu hala cevaplayamadığı cevabını bulamadığı bir soru olarak kalmaya devam etmekte. Akdağ dönemi büroklarınca hazırlanan 663 sayılı KHK annı zamanda Akdağ ve ekibi içinde sonun başlangıcı olmuştur. Kendileri için daha önceden de haber olarak sizlerle paylaşmıştık 3-4 koltuk kapacak şekilde 663 sayılı KHK’yi hazırlamışlar ve koltuklara oturmuşlardır. Mağdur ettikleri araştırmacıların sorunları Akdağ’a defaten değişik kanallarla iletilmiş Akdağ ve bürokratları kimseyi mağdur etmediklerini belirtmişler bunun yanında kendilerini, çocuklarını, gelinlerini, eşlerini, damatlarını, arkadaşlarını ve değişik yapılanmaları ihya etmişlerdir. Kendi iş yerlerinde bırakın ara çaycı olarak çalıştırmaktan kaçınacağı çalıştırdığı zaman batıracağını bildiği kişilere devleti emanet etmiş devlette hiç kamu ve özel tecrübesi olmayan kişilere sözleşme imzalatılmıştır. Bu bürokratlar halen yine aynı mantıkla kanun hazırlıyorlar mevzuat düzenliyorlar
Araştırmacıların mağdur edildiği 02/11/2011 tarihinden beri sürekli olarak gerek bakanlık gerek sendikalar düzeyinde girişimlerde bulunularak gündeme getirilmiş çözüleceği çözdük çözüyoruz diye boş vaatlerle kandırılmaya çalışılmıştır. Yetkili sendika Sağlık-Sen yapmış olduğu her açıklamada sorunu çözeceklerinden bahsetmekte. Toplu sözleşme masasında gündeme getirilmekten imtina edilen bir konu. 2 yıldır yapılan toplu sözleşmelerde hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Diğer taraftan Türkiye Sağlık-Sen yapmış olduğu açıklamalarda sorunu gündeme getirdikleri çözmekte oldukları şeklinde açıklamalar yapmaktalar. Tam Gün yasasında yapılacak olan Torba Kanun Tasarısında araştırmacıların durumu ile ilgili hiçbir kelimenin geçmediğini haber yaparak taslağı yayınlamıştık.
Akdağ’ın bürokratları halen bu konuda direnç göstermekteler. Biz hata yapmadık havasındalar. Edindiğimiz bilgilere göre Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu tarafından Hukuk Müşavirlerine verilen talimat yerine getirilmeyerek Torba kanun taslak metninde araştırmacıların durumu yine yer almadı.
Araştırmacılara Saglikcilar.Net olarak müjde veriyoruz
Saglikcilar.Net olarak yapmakta olduğumuz haberlerin aynı zamanda takipçisi olmaya da devam etmekteyiz. Gerek Meclis gerekse Sağlık Bakanlığı nezdinde yapmış olduğumuz bilgilendirmeler sonucu Torba kanun Taslağında araştırmacılar ile ilgili yer almayan düzenleme taslak TBMM’de görüşülürken verilecek olan öneri ile düzenlenecek. Haber kaynaklarından edindiğimiz öneri taslağına göre araştırmacı unvanları aynen devam edecek maaşlarda artışa gidilecek. Araştırmacı kadrosuna atanmadan önce hangi unvanda görev yapıyor ise o unvanda şu an görev yapan kadar maaş alacak. İl sağlık müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken araştırmacı olan şuan il sağlık müdür yardımcısı olarak görev yapan kadar maaş ve özlük haklarından aynen yararlanacak. Unvanı araştırmacı olarak devam edecek. Araştırmacılara unvanlarınında iade edilmesi gerekmektedir.
Saglikcilar.Net olarak bunun takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Kaynak: www.sağlikciler.net. Araştırmacıların Sorununu Saglikcilar.Net Çözüyor (Özel Haber)
27 Ekim 2013 Pazar
KADROLAŞMA VE YOLSUZLUK İDDİALARININ ARAŞTIRILMASI İSTENDİ
Sağlık Bakanlığı bünyesinde kadrolaşma, yolsuzluk ve yanlış yönetim sonucu atıl durumdaki sağlık kurumlarının varlığı iddiaları ile yapılan ihalelerin araştırılması ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılması için önerge verildi.
Milletvekili Sezgin TANRIKULU ve Milletvekili arkadaşları tarafından Meclis Başkanlığına verilen önerge ile konuya ilişkin Meclis Araştırması açılması istenirken, Önergenin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Dışkapı Yıldırım Beyazıt Hastanesine bağlı İskitler Ek Binası aslında otopark olarak yapılmış olup bu binada sağlık çalışanları 1 ay içinde 3 kez dumana boğularak hizmet vermeye çalışmaktadırlar. 1 ay içinde üç yangın çıkmıştır. Bir yıldır sağlık hizmeti verilmeye çalışılan bu binanın çok ciddi olan alt yapı sorunları devam etmektedir. Bina sahipleri ile Sağlık Bakanlığı arasında devam eden davadan dolayı hastanede alt yapı çalışmaları yapılamamaktadır. Son olarak 25 Eylül tarihinde çıkan yangında 55 hasta ambulanslarla başka hastanelere gönderilirken, 8 hasta da kendi imkanları ile evlerine gitmiştir. İskitlerdeki can güvenliği olmayan bu ek binada hastalar şifa bulmaya çalışmaktadırlar.
İskitlerde bu binada vatandaş sağlık bulmaya Çalışırken, bir yıldır kapalı duran, daha 15 yıllık bir hastane, 400 yataklı Etlik İhtisas Hastanesi sokak köpeklerine terkedilmiş, bomboş yıkılmayı beklemektedir. Başbakanının bir süredir rüyam diye anlattığı “Şehir hastaneleri” düşüncesi Ankaralılar için bir kabusa dönüşmüştür. Yapılması gereken çok açıktır.
Sağlık Bakanlığında kadrolaşma akraba, hamili yakını, hemşericilik ve diğer etmenlerle birlikte hızla artmaktadır. Türkiye’nin en büyük hastaneleri içindeki Ankara’nın 16 hastanesinin başında bulunan Ankara 1. Bölge Genel Sekreterinin üç şirkette ortaklığı bulunduğu iddiaları mevcuttur. Üç Şirkette ise yöneticilik yaptığı ve bu Şirketlerin içinde sağlık alanında faaliyet yürütenler olduğu yine iddialar arasındadır. Bir diğer akraba kadrosu örneği ise mevcut Sağlık Bakanlığı müsteşarının akrabası olan bir başka doktordur. Müsteşarın akrabası olan bu doktor, Müsteşar Ankara Atatürk Hastanesi’nde başhekimlik yaptığı sırada, hastanede başhekim yardımcılığı görevine getirilmiş, ardından kendisi Müsteşarlık görevine gelince de akrabası olan doktor Hudut Sahilleri Genel Müdürü yapılmıştır.
Bağımsız ve yıllık bütçesi 150 milyon civarında olan Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nde usulsüzlükler yaşandığı uzun zamandır gündemdedir. Özel bütçeli bir kurum olan Türkiye Hudut Sahilleri Genel Müdürlüğü görevinden Temmuz 2013’te alınan doktorun dönemine ilişkin iddiaların belgelerinin de olduğu iddia edilmektedir. Başta bu doktor olmak üzere, Türkiye Hudut Sahilleri Genel Müdürlüğü bürokratları hakkında soruşturmalar yürütülmekte ancak şu ana kadar bu soruşturmalar bir türlü sonuca bağlanamamıştır.
Meslek kuruluşlarının da dikkat çektiği Sağlık Bakanlığında yaşanan kadrolaşma, yolsuzluklar, yanlış yönetimler, açılan soruşturmaların neticelendirilememesi sağlık hakkının kötüye kullanımıdır. Bu amaçla Sağlık Bakanlığında yaşanan sorunların ve sorumluların belirlenip gereğinin yapılması elzemdir.”
6 Ekim 2013 Pazar
ARAŞTIRMACI UNVANLI PERSONELİN SIKINTISI BÜYÜK
- Çarşamba, 16 Ocak 2013 06:45 tarihinde yayınlandı.
Çeşitli sebeplerle görevlerinden alınarak "Araştırmacı” kadrolarına atanan personel, çok belirgin mali kayba uğramasına, emsali personel ve kadrolara göre aleyhlerine olacak şekilde ücret farkının açılmasına rağmen, bu durumun çözümü konusunda hiç bir makam harekete geçmemiştir.
Özellikle 2011 yılında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile çok sayıda kurumun teşkilat yapısında değişiklik yapılmış, genellikle Şube Müdürü ve üstü kadrolarda görev yapanlar re’sen görevlerinden alınarak, yeni ihdas edilen şahsa bağlı "Bakanlık Müşaviri", "Müsteşarlık Müşaviri", "Başkanlık Müşaviri", "Müşavir" ve daha çok da "Araştırmacı" unvanlı kadrolara atanmışlardı.
633, 635, 636, 640, 644, 645, 649, 655, 656, 657, 662, 663, 664 ve 665 sayılı KHK'lar ile çok sayıda "Araştırmacı" kadrosu ihdas edilmiş ve bu kadroların önemli bir kısmına “Şube Müdürü” olanlar atanmıştı. Şube Müdürüne göre daha üst sayılan unvanlarda bulunanlar ise genellikle “Bakanlık Müşaviri” kadrolarına atanmışlardı.
Kadrosu kaldırılan Şube Müdürlerinin mali haklarına ne oldu?
Kaldırılan veya yeniden düzenlenen kadrolarda istihdam edilen diğer unvanlı personel gibi, Şube Müdürleri de kendileri için öngörülen kadrolara hiç bir işleme gerek duyulmadan atanmış sayıldılar.
"Araştırmacı" olan Şube Müdürlerine, atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ödeme, ikramiye (bir aya isabet eden tutar) ve sözleşme ücretleri ile diğer mali hakları (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplamının net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır), atandıkları veya atanmış sayıldıkları yeni kadroları için öngörülen aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, makam, görev ve temsil tazminatları, ek ödeme, ikramiye (bir aya isabet eden tutar) ve ücretleri ile diğer mali hakları (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplamının net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, farklılık giderilinceye kadar atandıkları veya atanmış sayıldıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenmeye devam edildi.
Kadrosu kaldırılan Şube Müdürleri zararda mı?
Kadrosu kaldırılan Şube Müdürlerinin yaşadığı haksız uygulamayı daha net görebilmek için, birlikte çalışmakta iken kadroları aynı düzenlemelerle kaldırılan unvanlardan biri olan ve "Bakanlık Müşaviri" olarak atanan Daire Başkanları ile kıyaslama yaptık.
-2011 yılında aynı kurumda birlikte çalışan Şube Müdürü ile Daire Başkanı arasında o tarihte yaklaşık 1000.-TL maaş farkı bulunmaktaydı.
-2011 yılında yürürlüğe konulan KHK’ların bir kısmı ile Şube Müdürleri “Araştırmacı”, Daire Başkanları da “Bakanlık Müşaviri” olarak atandı.
-Her iki personel hakkında, 01.01.2012 tarihinden itibaren yeni kadrolarına ilişkin mali haklar uygulanmak suretiyle fark tazminatı belirlendi. Şube Müdürü maaşı Araştırmacı maaşından yüksek olduğu için, bu personel eski ücretine göre belirlenen farkı tazminatını almaya başladı, aylık gelirinde herhangi bir artış olmadı ve maaşına zam yapılmadı.
Müşavir maaşına 01.01.2012 tarihinden geçerli yapılan yüksek oranlı artış nedeniyle, Daire Başkanları kendi maaşlarından yüksek olan Müşavir aylığını almaya başladı.
Böylelikle, 2011 yılında Şube Müdürü (Araştırmacı) ile Daire Başkanı (Müşavir) arasında 1.000.-TL olan maaş farkı 01.01.2012'de yaklaşık 2.500.-TL’ye çıktı.
-2012 Temmuz ve 2013 Ocak zamları sonucunda Araştırmacı maaşının ulaştığı seviye 2012 öncesi Şube Müdürü maaşından düşük kaldığından, Araştırmacı (Şube Müdürü) bu zamlardan faydalanamadığından eski ücretini almaya devam etmektedir. 2011 yılındaki amiri Daire Başkanı ise Müşavir olarak gelen tüm zamlardan faydalanmaktadır. Ocak 2013 ücret artışından sonra, Şube Müdürü ile Daire Başkanı arasındaki maaş farkı yaklaşık 3.000.-TL'ye ulaştı.
-2011 yılında başka kurumlarda Şube Müdürü olarak çalışan ve hala bu görevi yürüten emsali personelin maaşı ise bugüne kadar yaklaşık 500.-TL artış gösterdi. Araştırmacı (Şube Müdürü) ise bu yıl yapılacak zamlardan yararlanamayacak ve eski unvanındaki personelden çok düşük aylık almış olacaklar.
Bu durum sadece Şube Müdürleri için geçerli değil.
Kapatılan ya da teşkilat yapısı değiştirildiği için Araştırmacı kadrosuna atanan diğer unvanlardaki personel de benzer mali kayıpları yaşamaktadırlar. Bunlar arasında bazı kurumların il müdürleri, ilçe müdürleri ve müdür yardımcıları da bulunmaktadır.
Öte yandan, özelleştirilen kurumlar açısından olaya bakıldığında ise, Araştırmacı kadrolarına daha yoğun atamalar yapıldığı ve sadece Şube Müdürlerinin değil, bu düzeydeki ve daha üst düzeydeki personelin neredeyse tamamının bu şekilde atandığını ve benzer sorunları yaşadıklarını görmekteyiz.
Sorun çözülemez mi?
Araştırmacı kadrosuna atanarak özellikle mali haklar bakımından mağduriyet yaşamış olan personelin bazılarının, kurum içerisinde daha üst kadrolara atanma ya da başka kurumlara geçme suretiyle sorunlarına çözüm yolu aramaları söz konusu olmuşsa da, bu sayı çok sınırlı kalmıştır.
Yasal düzenlemeler sonucu oluşan bir durum olması nedeniyle, idari yargıda çözüm yolu bulunamadığından, konu çeşitli yollarla Anayasa Mahkemesine intikal etmiş, ancak bugüne kadar verilen kararlar düzenlemelerin iptali yönünde olmamıştır.
Bu nedenle, yapılan atamalardan ve mali hakların sonraki uygulanışına ilişkin düzenlemeden kaynaklanan mağduriyetlerin ortadan kaldırılması, ancak yasal düzenleme ile mümkün olabilecek haline gelmiştir.
Bir çok kurumda durum bu halde iken, Meclis gündeminde olan ve "Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun" kapatılarak personelinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına devrini öngören Kanun Tasarısında, personelin bir kısmı için şahsa bağlı kadro ve haklar getirilirken, bazı personel için ise haklarında hiçbir kayıp yaşanmayacak kadrolara atanmaları öngörülmektedir.
Kurumların kapatılması, birleştirilmesi, yeniden oluşturulması gibi işlemlerde, resen görevlerinden alınan personelin mağdur edilmesinin önüne geçilecek tedbirlerin alınması, personel arasında unvandan kaynaklı ayrım yapılmaması, öngörülemeyen bazı durumların ortaya çıkması halinde telafi edici tedbirlerin alınmasına açık olunması da hukuk devletinin bir zorunluluğudur. Öte yandan, farklı kurum personeli için farklı hak verme sonucunu doğuracak şekilde hareket edilmesinin de eşitlik ilkelerine uygun olmayacağı değerlendirilmektedir.
Bu nedenle, “Araştırmacı” kadrosunda bulunanların önceki görevlerine denk unvanlar için zaman içerisinde yapılmış ücret artışlarından yararlanmalarına yönelik bir düzenlemenin hayata geçirilmesi yolunda, Meclis gündemindeki Kanun Tasarısının uğranılan haksızlıkların görülmesini sağlamasını umuyoruz.
01.01.2013 maaşları ne kadar?
25 yıllık hizmeti bulunan, 1 inci derecenin 4 üncü kademesinden aylık almakta olan, bekar ve çocuksuz personel açısından hesaplama yapıldığında;
Araştırmacı : 2.159.-TL.
Şube Müdürü : 3.068.-TL.
Daire Başkanı : 5.144.-TL.
Bakanlık Müşaviri : 5.334.-TL.
aldıkları görülmekte, diğer unvan olan Dire Başkanı 5.334.TL. alırken, Şube Müdürü Araştırmacı kadrosunda 2.159.-TL. almaktadır. Oysa ki, bu iki personel arasında, 2011 yılında 1.000.-TL'den daha az bir maaş farkı vardı.
30 Eylül 2013 Pazartesi
Kamu görevlileri kariyer yapmak için eskiden sınavlara girerlerdi. Ders çalışırlardı. Tahsillerini yükseltirlerdi.Torpil olmaz mıydı elbette ki olurdu, ama bu atamalarla çok sınırlı sayıda kalırdı. Daire başkanı olmak için belediye başkan yardımcılığına atanıp, birgün o görevde çalışmadan, geri dönüp makama oturmak gibi cambazlıklar yapılırdı.Üst düzey bürokrasi dışında yapılan torpilli atamalara tepki gösterildi. Ancak son yıllarda devir çok değişti.Şimdi artık kamuda bir adım ileri gitmek bile torpille oluyor. Memurluk kadrosunda sınavı kazananlar atanmıyor. Yüksek puan almak yetmiyor. Bir günde 4 Bin kişinin yıllardır emek verdikleri kadroları ellerinden alınıyor.Eski sistemi değiştirdik bahanesi ile yeni kadrolar açılıp ulufe gibi dağıtılıyor.Torpile sözlü sınav, mülakat ve sözleşmeli yöneticilik gibi kılıflar geçiriliyor.İş o kadar çığırından çıkmış ki Diyanet İşlerinde çalışanların bile sadece yüzde 15'i kurumlarında adaletin olduğuna inanıyor.Bazıları da öyle bir sendikacılık yapıyorlar ki idareler tarafından ödüllendiriliyorlar. Kimisi müdür, kimisi müdür yardımcısı oluyor. Görev yaptıkları kurumlarda çeşitli sorumluluklar veriliyor. Yani hepsine bir makam dağıtılıyor.Milli Eğitim Bakanlığında mülakatla yönetici atanıyor. Sağlık Bakanlığında sözleşmeli yöneticilikle, hak edenler değil istenenler göreve başlatılıyor. Bu da yetmiyor üstüne birde peşin istifa dilekçeleri alınıyor.Ama ne medyada bir eleştiri yapılıyor. Ne de kimse itiraz ediyor.Kamu çalışanı haksızlığa uğramış, adalet terazisi şaşırmış kimsenin umrunda değil.Herkes sadece susuyor.Yönetmelikler, genelgeler yok sayılıyor, Ehliyet ve liyakat kenara bırakılıyor.Ama Çalışanların bile kabullendiği bu duruma tepkisizlik ne kadar devam ederse kamu çalışma hayatı da o kadar hızlı uçuruma sürüklenecektir. Sessiz kalınmamalıdır. Gelin hep beraber sesimizi yükseltelim. Haksızlıklara, adam kayırmalara, YETER BE diyelim.
14 Eylül 2013 Cumartesi
GENEL SEKRETER-HASTANE YÖNETİCİSİ, DOKTOR OLMAK ZORUNDA MI?.
Sağlık Bakanlığı 2012 yılında radikal
bir adım atarak Sağlık kurumlarının hem işleyişi hem de yönetiminde, çağdaş yönetim normlarına uygun yapılanmaya
gitti (Kamu hastane kurumu, hastane yöneticisi vs.). Bu yapılanma
kısa wsürede bazı pozitif sonuçlar vererek özellikle kurumların bütçelerinde
önemli tasarruflar elde edildi. Ancak finansal anlamda elde edilen ya
da edilecek başarı sağlık sektörü gibi dev bir alanda
beklenen köklü değişiklikler için yeterli gözükememektedir. Finansal başarı,
insan kaynakları, hizmet kalitesi, hız, liyakat, çalışan memnuniyeti, verimlilik, gibi diğer çıktılarla da
desteklenmelidir.
Mevcut yapı incelendiğinde illerimizin Kamu Hastane
Sekreterliklerinde toplam 87 genel sekreter görev almıştır.
Bunların 85 tanesi hekim 2 tanesi idari kadrodan gelen hekim dışı personelden oluşmaktadır.
Hastane yöneticileri, il sağlık müdürlükleri ve halk sağlığı müdürlüğünü
de hesaba kattığımızda, ülkemizin sağlık yönetiminin baskın bir
şekilde hekimler eliyle yürütüldüğü görülmektedir. Tabii hekimler sağlıksektörünün en
önemli yapı taşı ve vazgeçilmez unsurudur. Ancak hekimler eğitimleri boyunca
sadece tıpla ilgili alanlarda derinlemesine eğitim almakta; finans,
muhasebe, pazarlama, insan kaynakları, yönetim, iletişim, satın
alma, örgütsel davranış, girişimcilik, kalite gibi konularda eğitim almamaktalar.
Fakat başlarına geçtikleri dev bütçeli kurumlarda bu saydığım alanlarla ilgili yetki
ve sorumluluk üstlenmekte ve doğrudan karar vermektedirler. Dolayısıyla özellikle yöneticilik görevlerinin ilk yıllarında
bu alanlarda sınama yoluyla ve sezgilerle hareket etmektedirler. Örneğin, bir hekim,
önüne gelen kurum bilançosunu yorumlamakta ya da kamu ihale kurumunun satın
almayla ilgili konulardaki yönetmenliklerini anlamakta epey zorlanmaktadır.
Kendileri için yeni ve zor bir alanda hizmet vermek ve
hasta tedavisinden uzaklaşmak yerine; oldukça çok hekim ihtiyacı olan ülkemizde,
hekimlerin asli görevleri olan sağlık hizmeti sunmak
ve çok kutsal mesleklerini icra ederek hastalarıyla ilgilenmeleri daha yerinde
olacaktır.
4 Eylül 2013 Çarşamba
Hastanelerde yönetici olabilmek için çok iyi bir torpilin olması yeterlidir.
Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip TAŞKIN Kamu Hastaneler Birliğinde yapılan yanlışlıklar ve atamalarla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
TAŞKIN açıklamasında Hastanelerde yönetici olabilmek için çok iyi bir torpilin olması yeterlidir. İyi bir siyasi destek veya söz sahibi sendikaya sırtını dayayan herkes sağlık teşkilatıyla alakası olsun ya da olmasın sınavsız direk hastanelerde yönetici veya uzman olarak anlaşmaya imza atıp 3 bin Türk lirası alma peşine düşmüştür.
Hastaneler birliğin de genel sekreter olabilmek için en az 4 yıllık lisans mezuniyeti ve 8 yıl iş tecrübesi, idari ve mali işler başkanları, müdürler ve müdür yardımcıları için en az 4 yıllık lisans mezuniyeti ve 5 yıl iş tecrübesi yeterli olabiliyor.
02.11.2011 tarih ve 28103 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Birlik Personelinin Niteliği ve Statüsü” başlığını taşıyan 32. Maddesi Genel sekreter, idarî ve malî hizmetler başkanları, hastane yöneticisi, müdür ve müdür yardımcısı olabilmek için en az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilmiş yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak ve kamu veya özel sektörde, genel sekreter için 8 yıl, idarî ve malî hizmetler başkanları, hastane yöneticisi ve müdürler için en az 5 yıl iş tecrübesine sahip olmak şarttır.”
31/10/2012 tarih ve 3131 sayılı Makam Oluru ile yürürlüğe giren Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Taşra Teşkilatı Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergesinin 8/2.maddesinde “idari ve mali işler başkanları, hastane yöneticileri, başhekim ve müdürler genel sekreterin teklifi üzerine sözleşme yapar. Uzman personel ile büro görevlilerinin sözleşmeleri genel sekreter tarafından yapılır. Başhekim yardımcılarıyla başhekimin, müdür yardımcılarıyla ilgili müdürün teklifi üzerine hastane yöneticisi tarafından sözleşme yapılır. “ hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü üzere hastaneler birliğinde ve hastanelerde yönetici olabilmek için herhangi bir sınav veya başka ölçüt yoktur. Tek ölçüt torpildir. Genel sekreterler 4 yıl açık öğretim veya başka herhangi bir bölüm mezunu olan 5 yıl iş tecrübesi olan kişileri uzman veya hastane yöneticisi yapabiliyor. Sınav olmadığına göre iyi bir siyasi referans veya günümüzde yetkiyi elinde bulunduran sendikanın onayını aldıktan sonra yönetici olabiliyorsun.
Kamu görevlisi olmayan sağlığın işleyişini bilmeyen meslek mensupları veya kamuda herhangi bir memuriyeti olanlar sağlıkla ilgili olsun yada olmasın 4 yıl açık öğretim veya herhangi bir bölümü bitirdikten sonra 5 yılda kendi mesleklerini yapsın iş tecrübeleri olsun hastane yöneticisi olabiliyor. Memurun siyaset hakkı yok belirttiğimiz gibi siyasetin içerisinde olan kişiler hastane yöneticisi olmak için daha şanslı konumdalar. Yeni Kamu Hastaneler Birliği Başkanına çok görevler düşmektedir. Umarım sistemi düzeltici gerekli önlemleri alırlar. Yoksa sağlık elden gidiyor. Benden söylemesi. Hastanede sağlık çalışanlarının sorunlarını umursayan mı var herkes yönetici ve uzman olma derdine düşerek kendi saltanatlarını oluşturma peşine düşmüştür. Yetkili sendika bu durumu avantaj haline getirmiştir. Bunun vebalini Allah huzurunda kim verecek.
“Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir. (Nisâ, 58) âyeti
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- emânet husûsunun hassâsiyet ve ehemmiyetini bir hadîs-i şerîfinde ne güzel aksettirir: “Emânet ehline verilmediği zaman, işte o zaman kıyâmeti bekle!”
Emânetlerin ehline verilmesi, çok mühim bir meseledir. Zîrâ emânetler ehline verildiği zaman, fertte, âilede ve devlette huzur ve sükûn devâm etmiş, aksi durumlarda ise büyük imparatorluklar bile yerle bir olmuştur. Târih, bunun nice misâlleriyle doludur. Hastanelerde emanetlerin ehline verilmediği düşünüldüğünde ileride bizleri sıkıntılı süreçlerin beklediği aşikardır. Bunu yapanlar hiçbiryerde hesap vermeseler bile Allah huzurunda hesabını vereceklerdir. Sağlık çalışanları ehliyetsiz ve liyakatı olmayan bu yöneticilerden memnun değildir. Çalışma barışı bozulmuştur. Sayın Bakanım mutlak objektif ve somut adımlar atmalıdır.
Sağlık Bakanlığına sormak isterim.
-Yüksek ücretle hastane yöneticileri ve uzman sözleşmesi yaparken hangi objektif (sınav) kıstasları gözetildi mi?
-Yönetici ve uzman olarak görevlendirilenlerin mezuniyetlerinin sayısal olarak dağılımı, hangi fakülte mezunu olduklarını?
-Yönetici ve uzman olarak görevlendirilenlerin önceki meslekleri? Sağlık bakanlığındaki görev süresi?
Yönetici ve uzman olarak görevlendirilenlerin özel sektörden gelenlerin önceki mesleki deneyimleri hangi alanlarda olmuştur?
-Yönetici ve uzman olarak görevlendirilenlerin sendikalara göre üyelik durumlarını sayısal olarak açıklanması
-Yönetici ve uzmanların sağlık bakanlığındaki görev yaptığı süreleri sayısal olarak kamuoyu ile paylaşılmalıdır
-Anadolu Sağlık Sen olarak Kamu hastaneler kurumuna yapılan tüm atamaları yakinen takip etmeye devam edeceğiz dedi.
http://www.saglikpersonelininsesi.com/haber/11703/saglikta-sagliksiz-atamalar-yapiliyor.html
http://www.saglikpersonelininsesi.com/haber/11703/saglikta-sagliksiz-atamalar-yapiliyor.html
3 Eylül 2013 Salı
Yeni Kurum Başkanı İlk Toplantısını Yaptı
Yeni Türkiye Kamu Hastaneleri Kurum Başkanı Prof.Dr. Ali İhsan DOKUCU, kurum yöneticileri ve çalışanlarıyla toplantı gerçekleştirdi.
Eski kurum başkanı Hasan ÇAĞIL'a teşekkür eden DOKUCU, durmak yok yola devam dedi. DOKUCU, çalışmalara kaldıkları yerden devam edeceklerini, gece gündüz demeden çabalayacaklarını söyledi.
DOKUCU,nun konuşmasında ince detaylar dikkat çekti. Yeni başkan, '' bu iş bir ekip işidir'' diyerek önümüzdeki günlerde kurumda olacak değişiklerin işaretini verdi.
personelsaglik.net
Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı'na Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu Getirildi
İstanbul Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu'nun görevlendirmesiyle Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı'na getirildi.
2009 yılından itibaren Sağlık Müdürü olarak görev yapan Dokucu, mesaisinin son gününde 4 yıldır birlikte çalıştığı Müdürlük çalışanlarıyla vedalaştı.
1963 yılında Niğde'nin Bor ilçesindedünyaya gelen Dokucu , tıp eğitimini 1988 yılında Kayseri'de tamamladı. 88- 90 arası Yozgat- Boğazlıyan'da mecburi hizmet yapan Dokucu,1990 yılında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalında Uzmanlık Eğitimine başladı.
1992 yılındaYüksek Öğretim Kurulu bursuyla uzmanlık eğitimini tamamlamak üzere Paris Üniversitesi'nde görevlendirilen Dokucu,1996 yılında önce çocuk cerrahisiuzmanı sonra yardımcı doçent olarak görev yaptı.
Nisan-Ağustos 2002'de Harvard TıpFakültesi Çocuk Ürolojisi bölümünde davetli öğretim üyesi olarak çalışan Dokucu, Kasım 2002'de Rotterdam'da yapılan Avrupa Çocuk Cerrahisi Board Sınavını Türkiye'denkazanan ikinci kişi oldu.
Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu 2004 yılında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma HastanesiÇocuk Cerrahisi Klinik Şefliği'ne atandı. Ekim 2004 ile Eylül 2005 arasında Paris Necker Hastanesi'nde Başasistan (Chef de Clinique) olarak çalışan Dokucu 2005 yılında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği görevine getirildi .Dokucu'nun uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmış 42 ve ulusal hakemli dergilerde yayınlanmış 40 makalesinin yanı sıra uluslararası katılımlı bilimsel toplantılarda sunulan 20 ve ulusal bilimsel toplantılarda sunulan toplam 79 bildirisi bulunmaktadır.
Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, evli ve 2 kız çocuğu babasıdır.
1963 yılında Niğde'nin Bor ilçesinde
1992 yılında
Nisan-Ağustos 2002'de Harvard Tıp
Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu 2004 yılında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, evli ve 2 kız çocuğu babasıdır.
28 Ağustos 2013 Çarşamba
Hasan Çağıl, Başkanlık görevinden istifa etti
Müezzinoğlu'nun, Başbakan Erdoğan'ın onayı doğrultusunda Akdağ döneminden kalan bürokratları değiştireceği söyleniyor ve bu çerçevede bürokratlara görevi kendilerinden bırakmaları yönünde tavsiyede bulunduğu ifade ediliyordu.
Bu konuda, dün akşam itibariyle önemli bir gelişme yaşandı . Görev alanı Türkiye'deki Devlet hastanelerinin yönetimi olan Bakanlığın en önemli birimi Kamu Hastaneleri Kurumunun Başkanı Dr. Hasan Çağıl görevini bıraktı.
23 Temmuz 2013 Salı
TÜRKİYE
SANAT KURUMU İLE SANATIN DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI' nın kadroları iptal edilen personelle ilgili düzenleme kısmı
Geçici Madde 3 - (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğü ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nde genel müdür, genel
müdür yardımcısı, daire başkanı ve şube müdürü kadrolarında bulunanların
görevi, bu maddenin yayımı tarihinde sonar erer. Genel müdür, genel müdür yardımcısı ve daire başkanı kadrolarında bulunanlar bu kanuna
eklenen (I) sayılı cetvel ile ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına, şube
müdürü kadrosunda bulunanlar şahsa bağlı şube müdürü kadrosuna hiçbir işleme
gerek kalmaksızın atanmış sayılır.
Bu kadrolar herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.
(2) Birinci fıkrada belirtilenler, yeni kadrolarına atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, ikramiye ile diğer her türlü mali hakları toplamının net tutarının, atanmış sayıldıkları yeni kadroları için öngörülen aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, ikramiye ile diğer her türlü mali hakları toplamının net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, farklılık giderilinceye kadar atanmış sayıldıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir. Atanmış sayıldıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla, kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir.
(2) Birinci fıkrada belirtilenler, yeni kadrolarına atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, ikramiye ile diğer her türlü mali hakları toplamının net tutarının, atanmış sayıldıkları yeni kadroları için öngörülen aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatlar, ikramiye ile diğer her türlü mali hakları toplamının net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, farklılık giderilinceye kadar atanmış sayıldıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenir. Atanmış sayıldıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla, kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir.
(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte Devle Tiyatroları Genel Müdürlüğü ile Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne ait kadrolarda bulunanlardan, birinci fıkrada sayılanlar ve sanatçı kadrosunda bulunanlar hariç, kadro ve görev unvanı değişmeyenlerden 2 ay içinde kuruma başvurmaları halinde, naklen geçiş talepleri kurumca kabul edilenler kuruma, diğerleri ise Kültür
ve Turizm Baanlığı’na hiçbir işleme gerek kalmaksızın kadroları ile atanmış
sayılırlar.
22 Temmuz 2013 Pazartesi
Müezzinoğlu'nun kadro sıkıntısı
Sağlık Bakanlığı’nda başlayan “domuz gribi aşısı” soruşturmasının altından kadro savaşı çıktı. Bakan Müezzinoğlu, Akdağ ekibine karşı eski defterleri açtı.
Türkiye’de, yaklaşık dört yıl önce vatandaşların korku dolu bir kış geçirmesine neden olan “domuz gribi” skandalı, Sağlık Bakanı’nın değişmesinin ardından mercek altına alındı. Başbakan Erdoğan’ın talimatı üzerine harekete geçen Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişleri, eski Sağlık BakanıRecep Akdağ döneminde yaşanan, “domuz gribi” aşısı skandalı dosyasını raftan indirdi. İlk incelemede, milyonlarca doz aşının, bekletildikleri depolarda bozulduğu belirlendi.
Ocak ayında koltuğunu kaybeden Akdağ’ın, yaklaşık 10 yıllık dönemi adeta mercek altına alındı. Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz aylarda, Sağlık Bakanlığı ihaleleriyle ilgili gelen ihbarlar üzerine, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu görevlendirdi. Teftiş Kurulu, başta domuz gribi aşı ithalatı ve SağlıkBakanlığı’nın büyük ölçekli alımlarını incelemeye aldı.
Sadece üç milyonu kullanılmış
İncelemenin başlamasının ardından çok sayıda ihbar geldi. Bunun üzerine inceleme derinleştirildi. İlk aşamada, mercek altına alınan alımların başında ise, dört yıl önce Türkiye’yi ayağa kaldıran domuz gribi aşısı ithalatı geliyor. İlk incelemelere göre, Sağlık Bakanlığı, domuz gribi aşısı ithalatı çerçevesinde, üretici firmalarla 43 milyon doz domuz gribi aşısı ithalatı için bağlantı yaptı. Başbakan Erdoğan’ın,“Bakanıma katılmıyorum” açıklaması üzerine, domuz gribi aşı yapma kampanyası durdu. Ancak, bu süreçte 11 milyon doz aşı Türkiye’ye getirildi. Türkiye’ye giriş yapan 11 milyon doz aşının ise sadece üç milyonluk kısmı kullanıldı.
Aşılar depolarda bozuldu
İncelemelerde, ithal edilen aşıların bir kısmının da eritilmesi için Sağlık Bakanlığı personelinin uzun süre kafa yorduğu belirlendi. Bu çerçevede, Türkiye’ye giriş yapan ve kullanılmayan sekiz milyon doz ilacın üretici firmalara iade edilmesi konusunda yoğun çaba sarfedildi. Üretici firmalar, para iadesini kabul etmedi ve bunun yerine Türkiye beş milyon ilaca karşılık düşük bedelli ilaç aldı. Bu işten Bakanlık zararlı çıktı.
Kalan üç milyon dozluk domuz gribi aşısı ise, ilk etapta Arap ve Afrika ülkelerine bağışlanmak istendi. Ancak, “domuz” isminden dolayı hiçbir ülke, aşıları kabul etmedi. Yapılan denetimlerde ise, depolarda saklanan aşıların büyük kısmının bozulduğu tesbit edildi.
Bakanlıkta “kadro” kavgası
ESKİ Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın 10 yıl gibi uzun bir dönem sonunda görevden alınması, bakanlık içinde kadro kavgasının yaşanmasına yol açtı. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, kendi kadrosunu kuramadı. Bakanlık kulislerinde, Akdağ’ın ekibinin, “Biz gidersek sağlık sistemi çöker. Bu da hükümeti zor durumda bırakır” diyerek, yeni yönetim üzerinde baskı kurmaya çalıştığı konuşuluyor. Ekibin, Bakan Müezzinoğlu’nu şarkıcı Müslüm Gürses’in hayatını kaybetmesi esnasında yanlış açıklama yaptırarak kamuoyu önünde zor durumda bıraktığı dillendiriliyor. Kendi ekibini kuramayan Müezzinoğlu’nun da, Bakanlığa çok nadir uğradığı, işleri ise büyük ölçüde bakan yardımcısının yürüttüğü belirtiliyor.
Zarar hesaplanıyor
MÜFETTİŞLER şimdi, domuz gribi aşılarından Türkiye’nin uğradığı zararı hesaplamaya çalışıyor. Bu konudaki net rakam raporların tamamlanması ile belli olacak. Ancak, sözleşmelere göre 43 milyon dozluk aşı için yaklaşık 500 milyon liralık bir ödeme yapılacaktı. Aşı alımı durdurulduğu için ve bu ödemenin tamamı gerçekleştirilmedi. Sadece 11 milyon dozluk aşı için yaklaşık 70 milyon liralık ödeme yapıldı.
Ocak ayında koltuğunu kaybeden Akdağ’ın, yaklaşık 10 yıllık dönemi adeta mercek altına alındı. Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz aylarda, Sağlık Bakanlığı ihaleleriyle ilgili gelen ihbarlar üzerine, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu görevlendirdi. Teftiş Kurulu, başta domuz gribi aşı ithalatı ve SağlıkBakanlığı’nın büyük ölçekli alımlarını incelemeye aldı.
Sadece üç milyonu kullanılmış
İncelemenin başlamasının ardından çok sayıda ihbar geldi. Bunun üzerine inceleme derinleştirildi. İlk aşamada, mercek altına alınan alımların başında ise, dört yıl önce Türkiye’yi ayağa kaldıran domuz gribi aşısı ithalatı geliyor. İlk incelemelere göre, Sağlık Bakanlığı, domuz gribi aşısı ithalatı çerçevesinde, üretici firmalarla 43 milyon doz domuz gribi aşısı ithalatı için bağlantı yaptı. Başbakan Erdoğan’ın,“Bakanıma katılmıyorum” açıklaması üzerine, domuz gribi aşı yapma kampanyası durdu. Ancak, bu süreçte 11 milyon doz aşı Türkiye’ye getirildi. Türkiye’ye giriş yapan 11 milyon doz aşının ise sadece üç milyonluk kısmı kullanıldı.
Aşılar depolarda bozuldu
İncelemelerde, ithal edilen aşıların bir kısmının da eritilmesi için Sağlık Bakanlığı personelinin uzun süre kafa yorduğu belirlendi. Bu çerçevede, Türkiye’ye giriş yapan ve kullanılmayan sekiz milyon doz ilacın üretici firmalara iade edilmesi konusunda yoğun çaba sarfedildi. Üretici firmalar, para iadesini kabul etmedi ve bunun yerine Türkiye beş milyon ilaca karşılık düşük bedelli ilaç aldı. Bu işten Bakanlık zararlı çıktı.
Kalan üç milyon dozluk domuz gribi aşısı ise, ilk etapta Arap ve Afrika ülkelerine bağışlanmak istendi. Ancak, “domuz” isminden dolayı hiçbir ülke, aşıları kabul etmedi. Yapılan denetimlerde ise, depolarda saklanan aşıların büyük kısmının bozulduğu tesbit edildi.
Bakanlıkta “kadro” kavgası
ESKİ Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın 10 yıl gibi uzun bir dönem sonunda görevden alınması, bakanlık içinde kadro kavgasının yaşanmasına yol açtı. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, kendi kadrosunu kuramadı. Bakanlık kulislerinde, Akdağ’ın ekibinin, “Biz gidersek sağlık sistemi çöker. Bu da hükümeti zor durumda bırakır” diyerek, yeni yönetim üzerinde baskı kurmaya çalıştığı konuşuluyor. Ekibin, Bakan Müezzinoğlu’nu şarkıcı Müslüm Gürses’in hayatını kaybetmesi esnasında yanlış açıklama yaptırarak kamuoyu önünde zor durumda bıraktığı dillendiriliyor. Kendi ekibini kuramayan Müezzinoğlu’nun da, Bakanlığa çok nadir uğradığı, işleri ise büyük ölçüde bakan yardımcısının yürüttüğü belirtiliyor.
Zarar hesaplanıyor
MÜFETTİŞLER şimdi, domuz gribi aşılarından Türkiye’nin uğradığı zararı hesaplamaya çalışıyor. Bu konudaki net rakam raporların tamamlanması ile belli olacak. Ancak, sözleşmelere göre 43 milyon dozluk aşı için yaklaşık 500 milyon liralık bir ödeme yapılacaktı. Aşı alımı durdurulduğu için ve bu ödemenin tamamı gerçekleştirilmedi. Sadece 11 milyon dozluk aşı için yaklaşık 70 milyon liralık ödeme yapıldı.
23 Mayıs 2013 Perşembe
İSTEYİNCE VEYA İSTENİRSE OLABİLİYORMUŞ DEMEK Kİ
VEYA
MÜDÜR KADROLARINI İSTERSEM ARAŞTIRMACI YAPARIM, İSTERSEM ŞAHSA BAĞLI KADRO OLARAK SAKLARIM
Halen Meclis gündeminde olan ve komsiyonda kabul edilmiş olan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 7. maddesini yorumsuz aşağıya çıkarılmıştır
MADDE 7- 4733 sayılı Kanuna aşağıdaki
geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 8- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunanTütün
ve Alkol Piyasası DüzenlemeKurulu Başkan ve
üyelerinin görevlerisona erer. KurulBaşkan ve
üyeliklerine atananlardan, 14/7/1965 tarihli ve
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu veya özel
mevzuatla düzenlenmiş personel rejimine tabi
olanlar,Kuruldaki görevleri sona erdikten sonra
başvurmaları halinde üyeliğe teklif eden
Bakanlık tarafından, mükteseplerine ve
kariyerlerine uygun bir kadroya atanırlar.
Akademik unvanların kazanılması için gerekli
şartlarsaklıdır.
Kapatılan Kurumun Başkan Yardımcısı,
Başkanlık Müşaviri, I. Hukuk Müşaviri, Daire
Başkanı ve Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri
unvanlı kadrolarında bulunanların görevleri bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte sona erer ve
bunlar ekli (1) sayılı listede ihdas edilen
Bakanlık Müşaviri kadrolarına; Müdür
kadrosunda bulunanlar ekli (1) sayılı listede
ihdas edilen Müdür unvanlı kadrolara hiçbir
işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılırlar.Bu
madde uyarınca ihdas edilenBakanlıkMüşaviri
ve Müdür kadroları, herhangi bir sebeple
boşalması halinde hiçbir işleme gerek
kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Bu şekilde
atanan Bakanlık müşavirleri, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanının uygun göreceği merkez
veya taşra teşkilatına ait birimlerde
çalıştırılabilir.
6 Mayıs 2013 Pazartesi
Araştırmacılara Kötü Haber
Sağlıkçılar net sitesinde yayınlanan haberi aşağıda paylaşıyoruz.
Bir önceki haberimizde vermiş olduğumuz Sağlık Bakanlığının Hazırladığı taslakta Araştırmacılar ile ilgili bir düzenlemenin olmadığı bu haberde de vurgulanmıştır.
Özellikle Medimagazin olmak üzere bazı sitelerde taslakta araştırmacıların özlük haklarını iyileştirici düzenlemelerinde yer aldığı konusunda ısrar edilse bile, bu haberler bize göre Araştırmacıların herhangi bir girişimde bulunmasını önlemeye yönelik maksatlı haberlerdir.
Unutmayalım Bizim sesimiz çıkmazsa, Bize bizden başka destek olan olmaz.
Bu arda Adyed Yönetimine de bir çağrımız var. Sayın Bakandan Randevu alabilirlerse randevu tarihini Sitelerinde bizimle paylaşsınlar. Ayrıca Bakana Sunulacak olan notlar için bizim sayfalarımızda yayınlanan dokümanlardan faydalanabilirler. Arzu ederlerse yenileri de hazırlanabilir.
Araştırmacılara Kötü HaberGeçen hafta, bazı haber siteleri Sağlık Bakanlığının birkaç kanunda değişiklik yapacağını belirtti.Yapılacak değişiklikle 663 Sayılı KHK ile Araştırmacı kadrosuna atanan kadrolu İl Sağlık Müdür Yardımcıları, Şube Müdürleri Hastane Müdürleri ve Hastane Müdür Yardımcılarının özlük haklarının iyileştirileceği yazıldı çizildi.Ancak aldığımız bilgiler, Sağlık Bakanlığının hiç de böyle bir iyileştirme yapmayacağı noktasındadır. Çıkarılması düşünülen torba yasanın içerisinde Araştırmacıların özlük haklarının iyileştirilme konusunun tasarının içinden çıkartıldığı bilgisine ulaştık.Bildiğiniz gibi 663 Sayılı KHK ile Araştırmacı kadrosuna atanan personel hali hazırda bankamatik memuru olmuşlardır. Açılan davalar sonucunda konu Anayasa Mahkemesine intikal etmesine rağmen ordan da beklenen sonuç olumsuz geldiği için Araştırmacıların önü şu an tamamen tıkalı görünmektedir.Anayasa Mahkemesi açılan davaları red etmesine rağmen, Araştırmacı yapılan personel bazı personel, bir umut diye hala dava açma cihetide gitmektedir ki, sonucu sadece dava açan için maddi kayıptan ibaret bir hamledir.Site olarak Araştırmacı yapılan personele acizane tavsiyemiz, bölge Milletvekillerine ulaşmaları ve konuyu kendilerine izah edip yardım istemeleri olacaktır. Çünkü ne Sendikalardan ne de bir başkasından kendilerine bir fayda yoktur.
1 Mayıs 2013 Çarşamba
Sağlıkta yine yeniden ve her zaman ki gibi hüsran....
Sağlık Bakanımız Mehmet MÜEZZİNOĞLU’nun Sağlık Çalışanlarına Mesajı: Sorunlarımızı sürekli iletişim halinde olarak aşmaya çalışacağız. Her zaman yanınızda, yanı başınızda olmaya gayret edeceğiz. (Sağlık Bakanlığı web sayfasından)
SAĞLIK BAKANI MÜŞTEŞARI İLE DERNEK OLARAK GÖRÜŞÜLDÜ: Sayın müsteşarımız dikkat bizleri dinlemiş ve ortak bir çözüm bulunması için dernek olarak bir çalışma yapmamızı,ve kendilerine arzetmemizi istemiştir.Maddi kayıplarla ilgili konunun Bakanlar Kurulunca ele alınabileceğini;bu noktada sendikalarla diyalog halinde olmamızı önermiştir.(ADYED web sayfasından)
Sağlık Bakanlığı, torba yasa hazırlayarak önemli düzenlemeler yapmayı amaçlıyor. Mayıs ayının sonunda TBMM’ye getirilmesi beklenen torba yasa içerisinde “tam gün”den araştırmacıların özlük haklarının düzenlenmesine kadar birçok madde bulunacak (Basından)
Gelinen Nokta :
Sağlık Bakanlığı Başta 663 Sayılı KHK olmak üzere sağlıkla ilgili birçok kanunda değişiklik öngören Torba Yasa değişikliğini tamamladı.
48 maddelik değişiklik içeren taslak metinde;
Torba yasanın 8 maddesi Tam güne ayrılarak, ile ilgili 6 Kanun maddesinde değişiklik öngörülmüştür.
Bakanlık taşra teşkilatı 2 ye indirgeneceği söylenirken Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna da taşra teşkilatı yolu açılarak taşra teşkilatı sayısı arttırılmıştır
Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümlerle ilgili yine benzeri uygulamalar tekrar konulmuştur (uzman yardımcılığı,ikamet mecburiyeti gibi)
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu laboratuvar çalışanlarına ek ödeme getirilmiştir.
Hekimlerin Mesai dışı çalışma ek ödeme tavan oranları %30 dan %50 ye çıkarılmıştır. (yani diğer çalışanlarınki yine düşmüş, 375' e talim terbiyeye devam denmiştir)
Kanun Tasarısı taslağına göre hekim dışı sağlık çalışanları için tek iyi haber belki de hekim personele 209 sayılı kanun ek 3. maddesi ve diğer personele de 375 ek 9 uncu maddesindce ödenen sabit tutarın gelir vergisinden istisna tutulmasıdır.
Ancak Burada da göz ardı edilen bir husus ise Kamu hastane birliklerinde Sözleşmeli olarak istihdam edilen hekim dışı personele 375 Ek 9 uyarınca sabit bir ödemenin eklenmemesi ve bunların aldığı tüm ek ödemelerin tamamının gelir vergisine tabi olmaya devam etmesidir.
Yani Kamu Hastane birliklerinde ki hekim dışı sözleşmeli personel (Başkan, Uzman, Müdür, Müdür yardımcısı) üvey evlat olmaya devam edecektir. Yani hem izin aldıklarında sabit ücretleri olmayacak hemde vergiyi yüksek dilimden ödemeye devam edeceklerdir.
Taslağın diğer maddeleri ise süt bankası, gıda takviyesi ruhsatlı ama ilaç olarak tanıtılan ürünler, Özel hastaneler ile ilgili bazı düzenlemeler gibi hususlara ayrılmıştır.
Peki;
Araştırmacılar nerede derseniz?
Hemen söyleyelim;
Siz sağlık personeli misiniz ki size bu torba kanunda yer verilsin?
Siz İtilmişler ve Kakılmışlar Topluluğunun birer üyesisiniz sadece.
Sesinizi çıkarmamaya daha ne kadar devam edeceksiniz?
Ne zaman Birlikte hareket edeceksiniz?
Bir dernek var tamam.
Ama STK ları güçlü yapan üyeleridir.
SEN'in olmadığı Yerde DERNEK de yoktur.
Telefonlara, faxlara, dilekçelere, ulaşabildiğiniz basına Milletvekiline, Bakana...
Sendikaya da diyeceğim ama sendikalar da sessizliği seviyor konu araştırmacı olunca.
Ama siz bana bakmayın sendikalarınızı sıkıştırın, onlarında basın açıklaması yapmasını Bakanlarla görüşmelerini isteyin. Üyeliğinizin hakkını versinler.
Bu taslak otoban öncesi son çıkıştır. Burada düzenleme yapılmazsa bir daha yeni bir düzenlemenin yapılması nerdeyse imkansız olacaktır.
Haydi Bakalım Bir kere daha Gazanız Mübarek Ola....
NOT:
Sağlık dışı araştırmacı arkadaşlarda bu konuda destek verirse, diğerleri içinde yol açılabilir. bu taslağa Araştırmacıların Mali haklarının düzeltilmesi en azından araştırmacı olmadan önceki kadro ünvanlarında ki özlük haklarının devamı yönünde bir düzenleme olursa diğerlerini de kapsayacak bir düzenlemeye gitmeye, hükümet mecbur kalacaktır diye düşünüyoruz.
NOT:
Sağlık dışı araştırmacı arkadaşlarda bu konuda destek verirse, diğerleri içinde yol açılabilir. bu taslağa Araştırmacıların Mali haklarının düzeltilmesi en azından araştırmacı olmadan önceki kadro ünvanlarında ki özlük haklarının devamı yönünde bir düzenleme olursa diğerlerini de kapsayacak bir düzenlemeye gitmeye, hükümet mecbur kalacaktır diye düşünüyoruz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)