Sağlık Bakanlığı 2012 yılında radikal
bir adım atarak Sağlık kurumlarının hem işleyişi hem de yönetiminde, çağdaş yönetim normlarına uygun yapılanmaya
gitti (Kamu hastane kurumu, hastane yöneticisi vs.). Bu yapılanma
kısa wsürede bazı pozitif sonuçlar vererek özellikle kurumların bütçelerinde
önemli tasarruflar elde edildi. Ancak finansal anlamda elde edilen ya
da edilecek başarı sağlık sektörü gibi dev bir alanda
beklenen köklü değişiklikler için yeterli gözükememektedir. Finansal başarı,
insan kaynakları, hizmet kalitesi, hız, liyakat, çalışan memnuniyeti, verimlilik, gibi diğer çıktılarla da
desteklenmelidir.
Mevcut yapı incelendiğinde illerimizin Kamu Hastane
Sekreterliklerinde toplam 87 genel sekreter görev almıştır.
Bunların 85 tanesi hekim 2 tanesi idari kadrodan gelen hekim dışı personelden oluşmaktadır.
Hastane yöneticileri, il sağlık müdürlükleri ve halk sağlığı müdürlüğünü
de hesaba kattığımızda, ülkemizin sağlık yönetiminin baskın bir
şekilde hekimler eliyle yürütüldüğü görülmektedir. Tabii hekimler sağlıksektörünün en
önemli yapı taşı ve vazgeçilmez unsurudur. Ancak hekimler eğitimleri boyunca
sadece tıpla ilgili alanlarda derinlemesine eğitim almakta; finans,
muhasebe, pazarlama, insan kaynakları, yönetim, iletişim, satın
alma, örgütsel davranış, girişimcilik, kalite gibi konularda eğitim almamaktalar.
Fakat başlarına geçtikleri dev bütçeli kurumlarda bu saydığım alanlarla ilgili yetki
ve sorumluluk üstlenmekte ve doğrudan karar vermektedirler. Dolayısıyla özellikle yöneticilik görevlerinin ilk yıllarında
bu alanlarda sınama yoluyla ve sezgilerle hareket etmektedirler. Örneğin, bir hekim,
önüne gelen kurum bilançosunu yorumlamakta ya da kamu ihale kurumunun satın
almayla ilgili konulardaki yönetmenliklerini anlamakta epey zorlanmaktadır.
Kendileri için yeni ve zor bir alanda hizmet vermek ve
hasta tedavisinden uzaklaşmak yerine; oldukça çok hekim ihtiyacı olan ülkemizde,
hekimlerin asli görevleri olan sağlık hizmeti sunmak
ve çok kutsal mesleklerini icra ederek hastalarıyla ilgilenmeleri daha yerinde
olacaktır.
Peki, hekimler yönetimi bırakırlarsa sağlık sektörü nasıl
yönetilir? Ya da kim bu alanı doldurur? Gelin bu soruların cevaplarını birlikte
ele alalım.
Artık günümüz yönetim anlayışında,
bir kurumu yönetmek için illa o alandaki teknik bilgiye sahip olmak
gerekmemektedir. Örneğin, bir kola firmasını yönetmek için gıda mühendisi
olmaya, Telekom firmasını yönetmek için elektronik mühendisi olmaya, belediyeyi
yönetmek için yerel yönetimler okumaya, otomobil fabrikasını yönetmek için makine
mühendisi olmaya, süper marketi yönetmek için kasiyer/esnaf olmaya, futbolu
yönetmek için futbolcu olmaya (Morinyo çok başarılı teknik
direktördür ancak futbol oynamamıştır. Benzer şekilde Birçok kulüp başkanı
da iş adamı olmasına rağmen futbolu yönetmektedirler) gerek yoktur.
Artık kurumları yönetmek için profesyonel yönetici yeterlidir (buna
batıda CEO bizde müdür, koordinatör, sekreter veya değişik isimler verilmektedir).
Öyleyse sağlık kurumlarını yönetmek için, illa tıp fakültesi
okumuş birisine ihtiyaç yoktur. Sektörü yakından
tanıyan ve yönetim becerisi olan bir sağlık yönetimi mezunu da
bu görevi icra edebilir.
Örneğin, Sağlık Bakanlığı'nın
iki ile atadığı kişiler hekim kökenli değillerdir. Ancak bu güne kadar bu
illerimizdeki sağlık hizmeti diğer illerde olduğu gibi
sürdürülmektedir. Benzer şekilde hem ülkemizde hem de yurt
dışındaki birçok özel hastanenin başında hekim olmayan
profesyonel yöneticiler vardır. Çünkü burada hekimler kendi asıl uzmanlık alanlarına
odaklanmaktalar, yönetim gibi işleri ise bu alanda eğitimve
tecrübeli kişiler maharetiyle yürütmektedirler. Örneğin, dünya göz
hastanesinin kurucusu bir inşaat mühendisidir. Ve birçok stratejik ve üst
düzey kararı hekimlere danışarak kendisi almaktadır.
Sonuç Olarak; Dünyanın en eski
ve önemli mesleklerinde birisini icra eden olan hekimlerin
hastalarıyla ve eğitimini aldıkları alanla daha fazla ilgilenmeleri,
hastanelerin bir çok fonksiyonunu (satın alma, personel, lojistik, kalite vb.)
alanında uzman kişilerle koordineli bir şekilde yapmaları,
Türkiye’nin parlayan bir yıldız olan sağlık sektörümüzün sürdürülebilir
olması ve geleceği için son derece önemlidir.
2013 yılında 35 farklı üniversitenin Sağlık Yönetimi Bölümlerine 2300 öğrenci geleceğin sağlık yöneticisi
olmak için kayıt yaptırdı. Bu öğrencilere hem sağlıkla ilgili (Tıbbi Terminoloji,
Epidemiyoloji, Hastalıklar Bilgisi, Acil Ve Afet Yönetimi vb.) hem de
işletmecilikle ilgili (Muhasebe, İşletme, Girişimcilik, İletişim, Davranış
Bilimleri, Maliyet Muhasebesi vb.) dersler verilmektedir.
Sağlık Bakanlığı sektöre uzun yıllar
hizmet edecek olan sağlık yönetimi mezunlarına orta ve üst düzey yöneticilik
(yöneticilik, uzmanlık, müfettişlik, şeflik gibi) gibi uygun pozisyonlarda
kadro açmalı ve bu genç ve dinamik beyinlerden faydalanmalıdır. Bu tercih hem
sağlık yönetimi okuyanları hem de hekimleri oldukça memnun edecektir.
Sağlık sektörünün bütün paydaşları olarak
ülkemizin sağlık hizmetlerini daha yukarılara taşımak ve gelecek nesillere daha
güzel bir ülke bırakmak dileklerimle bütün okuyucularıma esenlikler diliyorum.
“Yönetici İşi Doğru Yapar, Lider İse,
Doğru İşi Yapar”
Yrd.Doç.Dr. Taşkın
KILIÇ/www.sağlikpersoneli.com
1 Yorum
Türkiyenin 10 yıllık bir süreçte dahi hekim açığının kapanmayacağı resmi kaynaklarca dile getirilirken, hekimlerin idareci olarak çalıştırılması insan kaynağı israfıdır. Sağlık yöneticiliği alanında lisans veya yükseklisans düzeyinde eğitim alanlarca idarecilik görevi yürütülmeli hekimlerin hastane yönetimi ile ilgili çeşitli komisyonlara üyeliği sağlanarak görüşleri alınmalıdır. Böylelikle sağlık turizminde liderlik gibi bir hedefi olan sağlık sektörü bu hedefine ulaşabilir.