Kamu görevlileri kariyer yapmak için eskiden sınavlara girerlerdi. Ders çalışırlardı. Tahsillerini yükseltirlerdi.Torpil olmaz mıydı elbette ki olurdu, ama bu atamalarla çok sınırlı sayıda kalırdı. Daire başkanı olmak için belediye başkan yardımcılığına atanıp, birgün o görevde çalışmadan, geri dönüp makama oturmak gibi cambazlıklar yapılırdı.Üst düzey bürokrasi dışında yapılan torpilli atamalara tepki gösterildi. Ancak son yıllarda devir çok değişti.Şimdi artık kamuda bir adım ileri gitmek bile torpille oluyor. Memurluk kadrosunda sınavı kazananlar atanmıyor. Yüksek puan almak yetmiyor. Bir günde 4 Bin kişinin yıllardır emek verdikleri kadroları ellerinden alınıyor.Eski sistemi değiştirdik bahanesi ile yeni kadrolar açılıp ulufe gibi dağıtılıyor.Torpile sözlü sınav, mülakat ve sözleşmeli yöneticilik gibi kılıflar geçiriliyor.İş o kadar çığırından çıkmış ki Diyanet İşlerinde çalışanların bile sadece yüzde 15'i kurumlarında adaletin olduğuna inanıyor.Bazıları da öyle bir sendikacılık yapıyorlar ki idareler tarafından ödüllendiriliyorlar. Kimisi müdür, kimisi müdür yardımcısı oluyor. Görev yaptıkları kurumlarda çeşitli sorumluluklar veriliyor. Yani hepsine bir makam dağıtılıyor.Milli Eğitim Bakanlığında mülakatla yönetici atanıyor. Sağlık Bakanlığında sözleşmeli yöneticilikle, hak edenler değil istenenler göreve başlatılıyor. Bu da yetmiyor üstüne birde peşin istifa dilekçeleri alınıyor.Ama ne medyada bir eleştiri yapılıyor. Ne de kimse itiraz ediyor.Kamu çalışanı haksızlığa uğramış, adalet terazisi şaşırmış kimsenin umrunda değil.Herkes sadece susuyor.Yönetmelikler, genelgeler yok sayılıyor, Ehliyet ve liyakat kenara bırakılıyor.Ama Çalışanların bile kabullendiği bu duruma tepkisizlik ne kadar devam ederse kamu çalışma hayatı da o kadar hızlı uçuruma sürüklenecektir. Sessiz kalınmamalıdır. Gelin hep beraber sesimizi yükseltelim. Haksızlıklara, adam kayırmalara, YETER BE diyelim.
30 Eylül 2013 Pazartesi
14 Eylül 2013 Cumartesi
GENEL SEKRETER-HASTANE YÖNETİCİSİ, DOKTOR OLMAK ZORUNDA MI?.
Sağlık Bakanlığı 2012 yılında radikal
bir adım atarak Sağlık kurumlarının hem işleyişi hem de yönetiminde, çağdaş yönetim normlarına uygun yapılanmaya
gitti (Kamu hastane kurumu, hastane yöneticisi vs.). Bu yapılanma
kısa wsürede bazı pozitif sonuçlar vererek özellikle kurumların bütçelerinde
önemli tasarruflar elde edildi. Ancak finansal anlamda elde edilen ya
da edilecek başarı sağlık sektörü gibi dev bir alanda
beklenen köklü değişiklikler için yeterli gözükememektedir. Finansal başarı,
insan kaynakları, hizmet kalitesi, hız, liyakat, çalışan memnuniyeti, verimlilik, gibi diğer çıktılarla da
desteklenmelidir.
Mevcut yapı incelendiğinde illerimizin Kamu Hastane
Sekreterliklerinde toplam 87 genel sekreter görev almıştır.
Bunların 85 tanesi hekim 2 tanesi idari kadrodan gelen hekim dışı personelden oluşmaktadır.
Hastane yöneticileri, il sağlık müdürlükleri ve halk sağlığı müdürlüğünü
de hesaba kattığımızda, ülkemizin sağlık yönetiminin baskın bir
şekilde hekimler eliyle yürütüldüğü görülmektedir. Tabii hekimler sağlıksektörünün en
önemli yapı taşı ve vazgeçilmez unsurudur. Ancak hekimler eğitimleri boyunca
sadece tıpla ilgili alanlarda derinlemesine eğitim almakta; finans,
muhasebe, pazarlama, insan kaynakları, yönetim, iletişim, satın
alma, örgütsel davranış, girişimcilik, kalite gibi konularda eğitim almamaktalar.
Fakat başlarına geçtikleri dev bütçeli kurumlarda bu saydığım alanlarla ilgili yetki
ve sorumluluk üstlenmekte ve doğrudan karar vermektedirler. Dolayısıyla özellikle yöneticilik görevlerinin ilk yıllarında
bu alanlarda sınama yoluyla ve sezgilerle hareket etmektedirler. Örneğin, bir hekim,
önüne gelen kurum bilançosunu yorumlamakta ya da kamu ihale kurumunun satın
almayla ilgili konulardaki yönetmenliklerini anlamakta epey zorlanmaktadır.
Kendileri için yeni ve zor bir alanda hizmet vermek ve
hasta tedavisinden uzaklaşmak yerine; oldukça çok hekim ihtiyacı olan ülkemizde,
hekimlerin asli görevleri olan sağlık hizmeti sunmak
ve çok kutsal mesleklerini icra ederek hastalarıyla ilgilenmeleri daha yerinde
olacaktır.
4 Eylül 2013 Çarşamba
Hastanelerde yönetici olabilmek için çok iyi bir torpilin olması yeterlidir.
Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip TAŞKIN Kamu Hastaneler Birliğinde yapılan yanlışlıklar ve atamalarla ilgili bir basın açıklaması yaptı.
TAŞKIN açıklamasında Hastanelerde yönetici olabilmek için çok iyi bir torpilin olması yeterlidir. İyi bir siyasi destek veya söz sahibi sendikaya sırtını dayayan herkes sağlık teşkilatıyla alakası olsun ya da olmasın sınavsız direk hastanelerde yönetici veya uzman olarak anlaşmaya imza atıp 3 bin Türk lirası alma peşine düşmüştür.
Hastaneler birliğin de genel sekreter olabilmek için en az 4 yıllık lisans mezuniyeti ve 8 yıl iş tecrübesi, idari ve mali işler başkanları, müdürler ve müdür yardımcıları için en az 4 yıllık lisans mezuniyeti ve 5 yıl iş tecrübesi yeterli olabiliyor.
02.11.2011 tarih ve 28103 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Birlik Personelinin Niteliği ve Statüsü” başlığını taşıyan 32. Maddesi Genel sekreter, idarî ve malî hizmetler başkanları, hastane yöneticisi, müdür ve müdür yardımcısı olabilmek için en az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilmiş yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak ve kamu veya özel sektörde, genel sekreter için 8 yıl, idarî ve malî hizmetler başkanları, hastane yöneticisi ve müdürler için en az 5 yıl iş tecrübesine sahip olmak şarttır.”
31/10/2012 tarih ve 3131 sayılı Makam Oluru ile yürürlüğe giren Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Taşra Teşkilatı Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönergesinin 8/2.maddesinde “idari ve mali işler başkanları, hastane yöneticileri, başhekim ve müdürler genel sekreterin teklifi üzerine sözleşme yapar. Uzman personel ile büro görevlilerinin sözleşmeleri genel sekreter tarafından yapılır. Başhekim yardımcılarıyla başhekimin, müdür yardımcılarıyla ilgili müdürün teklifi üzerine hastane yöneticisi tarafından sözleşme yapılır. “ hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü üzere hastaneler birliğinde ve hastanelerde yönetici olabilmek için herhangi bir sınav veya başka ölçüt yoktur. Tek ölçüt torpildir. Genel sekreterler 4 yıl açık öğretim veya başka herhangi bir bölüm mezunu olan 5 yıl iş tecrübesi olan kişileri uzman veya hastane yöneticisi yapabiliyor. Sınav olmadığına göre iyi bir siyasi referans veya günümüzde yetkiyi elinde bulunduran sendikanın onayını aldıktan sonra yönetici olabiliyorsun.
Kamu görevlisi olmayan sağlığın işleyişini bilmeyen meslek mensupları veya kamuda herhangi bir memuriyeti olanlar sağlıkla ilgili olsun yada olmasın 4 yıl açık öğretim veya herhangi bir bölümü bitirdikten sonra 5 yılda kendi mesleklerini yapsın iş tecrübeleri olsun hastane yöneticisi olabiliyor. Memurun siyaset hakkı yok belirttiğimiz gibi siyasetin içerisinde olan kişiler hastane yöneticisi olmak için daha şanslı konumdalar. Yeni Kamu Hastaneler Birliği Başkanına çok görevler düşmektedir. Umarım sistemi düzeltici gerekli önlemleri alırlar. Yoksa sağlık elden gidiyor. Benden söylemesi. Hastanede sağlık çalışanlarının sorunlarını umursayan mı var herkes yönetici ve uzman olma derdine düşerek kendi saltanatlarını oluşturma peşine düşmüştür. Yetkili sendika bu durumu avantaj haline getirmiştir. Bunun vebalini Allah huzurunda kim verecek.
“Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir. (Nisâ, 58) âyeti
Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- emânet husûsunun hassâsiyet ve ehemmiyetini bir hadîs-i şerîfinde ne güzel aksettirir: “Emânet ehline verilmediği zaman, işte o zaman kıyâmeti bekle!”
Emânetlerin ehline verilmesi, çok mühim bir meseledir. Zîrâ emânetler ehline verildiği zaman, fertte, âilede ve devlette huzur ve sükûn devâm etmiş, aksi durumlarda ise büyük imparatorluklar bile yerle bir olmuştur. Târih, bunun nice misâlleriyle doludur. Hastanelerde emanetlerin ehline verilmediği düşünüldüğünde ileride bizleri sıkıntılı süreçlerin beklediği aşikardır. Bunu yapanlar hiçbiryerde hesap vermeseler bile Allah huzurunda hesabını vereceklerdir. Sağlık çalışanları ehliyetsiz ve liyakatı olmayan bu yöneticilerden memnun değildir. Çalışma barışı bozulmuştur. Sayın Bakanım mutlak objektif ve somut adımlar atmalıdır.
Sağlık Bakanlığına sormak isterim.
-Yüksek ücretle hastane yöneticileri ve uzman sözleşmesi yaparken hangi objektif (sınav) kıstasları gözetildi mi?
-Yönetici ve uzman olarak görevlendirilenlerin mezuniyetlerinin sayısal olarak dağılımı, hangi fakülte mezunu olduklarını?
-Yönetici ve uzman olarak görevlendirilenlerin önceki meslekleri? Sağlık bakanlığındaki görev süresi?
Yönetici ve uzman olarak görevlendirilenlerin özel sektörden gelenlerin önceki mesleki deneyimleri hangi alanlarda olmuştur?
-Yönetici ve uzman olarak görevlendirilenlerin sendikalara göre üyelik durumlarını sayısal olarak açıklanması
-Yönetici ve uzmanların sağlık bakanlığındaki görev yaptığı süreleri sayısal olarak kamuoyu ile paylaşılmalıdır
-Anadolu Sağlık Sen olarak Kamu hastaneler kurumuna yapılan tüm atamaları yakinen takip etmeye devam edeceğiz dedi.
http://www.saglikpersonelininsesi.com/haber/11703/saglikta-sagliksiz-atamalar-yapiliyor.html
http://www.saglikpersonelininsesi.com/haber/11703/saglikta-sagliksiz-atamalar-yapiliyor.html
3 Eylül 2013 Salı
Yeni Kurum Başkanı İlk Toplantısını Yaptı
Yeni Türkiye Kamu Hastaneleri Kurum Başkanı Prof.Dr. Ali İhsan DOKUCU, kurum yöneticileri ve çalışanlarıyla toplantı gerçekleştirdi.
Eski kurum başkanı Hasan ÇAĞIL'a teşekkür eden DOKUCU, durmak yok yola devam dedi. DOKUCU, çalışmalara kaldıkları yerden devam edeceklerini, gece gündüz demeden çabalayacaklarını söyledi.
DOKUCU,nun konuşmasında ince detaylar dikkat çekti. Yeni başkan, '' bu iş bir ekip işidir'' diyerek önümüzdeki günlerde kurumda olacak değişiklerin işaretini verdi.
personelsaglik.net
Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı'na Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu Getirildi
İstanbul Sağlık Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu'nun görevlendirmesiyle Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı'na getirildi.
2009 yılından itibaren Sağlık Müdürü olarak görev yapan Dokucu, mesaisinin son gününde 4 yıldır birlikte çalıştığı Müdürlük çalışanlarıyla vedalaştı.
1963 yılında Niğde'nin Bor ilçesindedünyaya gelen Dokucu , tıp eğitimini 1988 yılında Kayseri'de tamamladı. 88- 90 arası Yozgat- Boğazlıyan'da mecburi hizmet yapan Dokucu,1990 yılında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalında Uzmanlık Eğitimine başladı.
1992 yılındaYüksek Öğretim Kurulu bursuyla uzmanlık eğitimini tamamlamak üzere Paris Üniversitesi'nde görevlendirilen Dokucu,1996 yılında önce çocuk cerrahisiuzmanı sonra yardımcı doçent olarak görev yaptı.
Nisan-Ağustos 2002'de Harvard TıpFakültesi Çocuk Ürolojisi bölümünde davetli öğretim üyesi olarak çalışan Dokucu, Kasım 2002'de Rotterdam'da yapılan Avrupa Çocuk Cerrahisi Board Sınavını Türkiye'denkazanan ikinci kişi oldu.
Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu 2004 yılında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma HastanesiÇocuk Cerrahisi Klinik Şefliği'ne atandı. Ekim 2004 ile Eylül 2005 arasında Paris Necker Hastanesi'nde Başasistan (Chef de Clinique) olarak çalışan Dokucu 2005 yılında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği görevine getirildi .Dokucu'nun uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmış 42 ve ulusal hakemli dergilerde yayınlanmış 40 makalesinin yanı sıra uluslararası katılımlı bilimsel toplantılarda sunulan 20 ve ulusal bilimsel toplantılarda sunulan toplam 79 bildirisi bulunmaktadır.
Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, evli ve 2 kız çocuğu babasıdır.
1963 yılında Niğde'nin Bor ilçesinde
1992 yılında
Nisan-Ağustos 2002'de Harvard Tıp
Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu 2004 yılında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, evli ve 2 kız çocuğu babasıdır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)