27 Şubat 2013 Çarşamba

10 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız

TKHK ilanı, sadece görüntüymüş

Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından, 22 Şubat'ta yayımlanan ilanın sadece usulen yayınlandığı ortaya çıktı



26 Şubat 2013 20:49


24 Şubat tarihinde yayımladığımız haberde, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumundaki liste savaşına dikkat çekmiştik.
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna bağlı Genel Sekreter, idarî ve malî hizmetler başkanları, hastane yöneticisi, müdür ve müdür yardımcısı atamaları daha önce tamamlanmıştı.
Kurum 22 Şubat'ta yayınladığı duyuru ile toplam 1.773 uzman ve 437 büro görevlisi kontenjanını Genel Sekreterlikler arasında paylaştırdı ve Genel Sekreterliklere memurlar arasından, bu kontenjanların yüzde 70'ine kadar, sözleşmeli çalıştırma imkanı tanıdı.
Burada en çok tepki toplayan konu görevlendirmelerde kıstas olmamasıydı. Maaşların 3700 lira ile 4500 lira arasından olmasından dolayı neredeyse tüm memurlar bu kadrolara talip oldu. Sözleşmeli olarak çalıştırılacak memurlar, aylıksız izinli sayılacağı için çok büyük bir iş güvencesi bulunuyordu.
Ancak bugün yaşanan bir gelişme, ilana çıkılan konunun bütünüyle göstermelik olduğunu göstermektedir. Ankara 2 bölge olmasına rağmen, 2. bölge uzman ve büro görevlisi atamalarını tamamlamış, 1. bölge de bugün tamamlayacaktır.
Dolaysıyla, bir çok ilde, diğer memurların bir referans aramasına dahi imkan tanınmamış, atamalar tamamlanmıştır.
24 Şubat tarihli yazımızda bu tehlikeye dikkat çekerek ve Bakan Müezzinoğlu'nun Müsteşar Nihat Tosun tarafından yürütüldüğü iddia edilen bu "oldu bitti"ye fırsat vermemesini talep etmiştik. Ancak Bakan Müezzinoğlu, öyle görünüyoruki obezite gibi çok daha önemli işlerle (!) meşgul olduğu için, insanların Devlete olan güvenini sarsan, vatandaşlar arasında likayata dayanmayan bir seçim yapan bu işleme hiç müdahil olmamıştır.
Memurlar.net'e gelen çok sayıda iletiden dolayı, almış olduğumuz bilgiler doğrultusunda, şu uyarıda bulunmak istiyoruz. Yayımlanan ilan göstermelik olup, biraz da Bakanı ikna etmek için yayımlanmıştır. Bakana ulaşan bir kaç talep yerine getirilerek, çoğu ilde, daha önceden oluşturulmuş olunan listeler üzerinden, uzman ve büro görevlendirmeleri tamamlanmıştır. Kimsenin boş yere referans ve torpil peşinde koşarak kendisini ve kimliğini yıpratmamasını öneriyoruz.
Memurlar.Net - Özel

25 Şubat 2013 Pazartesi

5 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız

Sağlık Bakanlığında liste savaşı

Genel Sekreterliklere görevlendirilecek sözleşmeli personel için Sağlık Bakanlığında liste savaşı yaşanıyor.
24 Şubat 2013 12:37

Hatırlanacağı üzere, 663 sayılı KHK ile Sağlık Bakanlığı yeniden yapılandırılmış, bu çerçevede Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna bağlı olarak Genel Sekreterlikler kurulmuştu. Genel Sekreterler, yönetmiş/yönetecek oldukları bütçe büyüklüğünden dolayı şuan il sağlık müdürlüklerinden daha etkili bir konuma gelmiş olmalarına rağmen hiçbiri üçlü kararnameyle atanmamış, bir önceki Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın oluşturmuş olduğu listelere göre belirlenmişti.
Genel Sekreter, yardımcısı ve müdür atamaları sonrasında sıra uzman personel ve büro görevlisi çalıştırmaya gelmiştir. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, yayımladığı duyuru ile herbir Genel Sekreterliğe tahsis edilen kontenjanların yüzde 70'i oranında personeli memurlar arasından seçme hakkı tanınmıştır. Uzman personelin en az lisans mezunu olması, büro personelinin ise en az önlisans mezunu olması gerekmektedir.



Yayımlanan duyuruya göre Genel Sekreterler ihtiyaçlarını Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarından karşılayacak, ihtiyacın bu şekilde karşılanamaması halinde diğer kurumlardaki memurlar arasından da seçim yapılabilecektir.
Yayımlanan duyuruda hangi bölümden mezun olunması gerektiğine dair bir detay bulunmamaktadır. Ancak Yönergenin 6. maddesinde bazı sınırlamalar bulunmaktadır.
Sözleşmeli statüye geçmek isteyen memurlar, kadrolarından aylıksız izinli olacakları için bir iş güvencesi sorunu bulunmamaktadır. Maaşlar da yüksek olduğu için, şu an tüm memurlar bu pozisyonlara geçmek istemektedir.
Ancak ne yazıkki geçişlerde hiçbir kıstas bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığının son dönemine etkisini vuran köy tipi yapılanma, organize bir şekilde, şuan 1.773 uzman ve 437 büro görevlisi almak için liste oluşturmaktadır. Bakanlıktaki Köy tipi yapılanmasının, Ankara dahil bir çok ildeki listeleri daha ilan duyuruya çıkar çıkmaz hazırlamış olduğu ve genel sekreterlere dikte ettirdikleri belirtilmektedir.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun, bir dönem hüküm süren bu yapının artık insiyatif kullanmasına son vermesi ve adalet merkezli bir süreç için insiyatif alması gerekmektedir.
Memurlar.Net - Özel

17 Şubat 2013 Pazar

Sağlık Bakanı'na Mektup

5 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız
 Bir Sağlık Araştırmacısı Arkadaşımızın bize ulaştırdığı ve yayınlanmasını istediği, Yeni Sağlık Bakanına yazılan mektubu sizlerle paylaşıyoruz...

Sayın Uz. Dr. Mehmet MÜEZZİNOĞLU
Sağlık Bakanı
 
Sayın Bakanım, öncelikle yeni görevinizden dolayı tebriklerimi ve başarı dileklerimi tüm kalbimle diliyorum. Malumlarınız 02 Kasım 2011 tarihinde 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Araştırmacı yapılan 2000 civarında eski yönetici bulunmaktadır. Bu Araştırmacılar daha önce Sağlık Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatlarının muhtelif kademelerinde yönetici olarak çalışmaktaydılar. Bunlar, yılların verdiği tecrübelerle donanmış kişilerdi. Bu güne kadar uygulanan sağlıkta dönüşümü gerçekleştirmiş kadrolardır. Şimdi bu Araştırmacı konumuna düşürülen insanlar büyük bir mağduriyetin içerisinde bulunmaktadırlar. Mağduriyetlerimizin giderilmesi için bu mektubu yazma gereğini duydum. Bu mektup, benim gibi binlerce insanı, on binlerce aile bireylerini ve yüz binlerce sevenlerini ilgilendirmektedir.
 
Mehmet Akif, mısralarında şöyle diyor:
“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu,
Gelir de adl-i ilahi Ömer’den sorar onu”
 
Böyle sorumluluk sahibi yönetici olmak, gerçekten tahammül ötesi bir meseledir. Aç olanı duyacaksınız, açıkta kalanı göreceksiniz, üşüyenle üşüyeceksiniz... Hem mağdurların mağduriyetini gidereceksiniz hem de yeni mağdurlar oluşturmayacaksınız. Bu manada hakikaten zor bir görevdesiniz. Allah yardımcınız olsun.
Sayın Bakanım, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, “Sağlık sisteminin aksayan yönleri, sıkıntılı yönleri var. Üzdüğümüz, sıkıntıya soktuğumuz kesimler var, özellikle sağlık çalışanları alanında. Bütün bunları süreç içinde daha sağlıklı, dengeli bir yolculukla götürme gayreti içinde olacağız. Sağlık hizmeti verenin de huzuru, güvenliği, geleceğe umutla bakması önemli. Sağlık alımında memnuniyet varsa bunun sunucularına da teşekkür borcumuz var. Emeğin hakkını, hukukunu yasal çerçevede korumak ve kollamak sorumluluğumuzdur.” dediğinizi basından öğrendiğimde bütün Araştırmacılar gibi ben de umutlandım. İnşallah umudumuz gerçekleşir. Bu olaya objektif bir şekilde ve samimiyetle eğileceğinize inanıyorum.
Sayın Bakanım, durumumuzun hak, hukuk içerisinde, adaletli bir şekilde, acilen çözülmesi ve yaralarımızın sarılmasını arzulamaktayım. Ellerimizden haklarımız alındı. Evimizin nafakası yarıdan fazla eksiltildi. Haklı hiçbir gerekçe gösterilmeden bizlerden alınan görevler başkalarına verildi.
Sayın Bakanım, çok yoğun bir çalışma temposunun içerisine girdiğinizin farkında ve bilincindeyim. Eğer on dakikanızı ayırabilirseniz, Araştırmacılar olarak mağduriyetimizi izah etmeye çalışayım.
Hatay İl Sağlık Müdürlüğünde İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken, 02 Kasım 2011 tarih ve 28103 Mükerrer Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname”nin Geçici 4 üncü Maddesinin 1 inci Fıkrasına göre “Araştırmacı” kadrosuna atanmış sayılmaktayım. Aynı Kanun Hükmündeki Kararnamenin Geçici 1 inci Maddesinin 1 inci Fıkrasında ise “Bakanlık ve bağlı kuruluşlar teşkilat ve kadrolarını bu maddenin yayımı tarihinden itibaren en geç 1 yıl içinde bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine uygun hale getirir. Kadrolar bu Kanun Hükmünde Kararnameye uygun hale getirilinceye kadar, Bakanlık ve bağlı kuruluşlara verilen görevler daha önce bu görevleri yapmakta olan birimler ve personel tarafından; harcama ve ödemeler de ilgili bütçesinden yapılmaya devam edilir.” denilmektedir. Ayrıca Sağlık Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü antetli 04 Kasım 2011 tarih ve 4250 sayılı Bakan imzalı yazıda; aynı 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1 inci Maddesinin 1 inci Fıkrasına atıf yaptıktan sonra “Buna göre iş ve işlemler, Bakanlığımızın ve bağlı kuruluşlarının kadroları bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine uygun hale getirilinceye kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olmayan hükümleri çerçevesinde bu süreyle sınırlı olmak kaydıyla, daha önce bu görevleri yapmakta olan birimler ve personel tarafından aynı birim ismi ve personel unvanı ile yerine getirilmeye devam edilecektir.” denilmektedir. Yani 02 Kasım 2011’de başlayıp, 02 Kasım 2012 tarihine kadar devam eden yapılanma süreci boyunca İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak görevime devam ettim. Maaşım, Ekim 2012’de bir yıl geriye dönük olarak Ekim 2011 tarihi itibariyle dondurulmuştur.
02 Kasım 2012 tarihi itibariyle yerime yeni İl Sağlık Müdür Yardımcısı atanmamasına rağmen bir yıllık süreç dolduğundan dolayı 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre “İl Sağlık Müdür Yardımcısı” görevimin bitip “Araştırmacı” kadrosuna aktarılmamla ilgili karar örneğinin tarafıma tebliğ edilerek sonlandırılmasını yazılı müracaatla istememe rağmen bu güne kadar herhangi bir işlem yapılmamıştır. Sadece, 18 Aralık 2012 tarihinde görevimin bittiğine dair bir yazı verdiler.
Bu durumda:
1- 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile başlatılan yeni yapılanma süreci olan 02 Kasım 2011’den 02 Kasım 2012 tarihine kadar bir yıllık süreç dolmuş ve 44 gün de geçmesine rağmen, 18 Kasım 2012 tarihi itibariyle yerime valilik oluruyla İl Sağlık Müdür Yardımcısı görevlendirilmiştir. İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevimden Araştırmacı görevine atandığıma dair Atama Kararı ÇKYS’den alınıp tarafıma tebliğ edilmiş değildir. 02 Kasım 2011’den 02 Kasım 2012 tarihine kadar tam bir yıl İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevini resmen ve fiilen yapmış bulunmaktayım. Dolayısıyla bu süre zarfında gerek maaşımın gerekse performansa bağlı ek ödememin İl Sağlık Müdür Yardımcı olarak almam gerektiğine inanıyorum. İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak en son aldığım ki dondurulan Ekim 2011 maaşım 1.685.-TL ve Ekim 2011 tarihinde aldığım performansa dayalı ek ödeme ise 2.097.-TL olmak üzere toplam elime geçen 1.685+2.097=3.782.-TL dir. Oysa Araştırmacı olarak Kasım 2011’de almış olduğum ilk maaşım yine aynı dondurulmuş olan 1.685.-TL ve ek ödemem ise 693.-TL olmak üzere toplam elime geçen 1.685+693=2.378.-TL dir. Bu durumda 3.782-2.378=1.404.-TL kaybım vardır.
Olaya bir de şöyle bakarsak; Kasım 2012 tarihi itibariyle İl Sağlık Müdür Yardımcısı olsaydım, alacağım maaş 1.900.-TL civarında, performansa dayalı ek ödemem ise 2.700.-TL civarında olacaktı. Toplam elime geçen ise 1.900+2.700=4.600.-TL olacaktı. Hâlbuki Kasım 2012 tarihi itibariyle maaşım 1.685.-TL ve ek ödemem ise 693.-TL olup toplam elime geçen 1.685+693=2.378.-TL dir. 4.600-2.378=2.222.-TL kaybım olmuştur. Bu durumdaki kaybım ise daha büyük, % 50 civarındadır. Elime geçen para yarı yarıya azalmış demektir. Görülüyor ki maddi kaybım oldukça fazladır. Dolayısıyla büyük bir mağduriyet içerisindeyim.
2- 02 Kasım 2011 tarih ve 28103 Mükerrer Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname”nin Geçici 4 üncü Maddesinin 1 inci Fıkrasına göre “Araştırmacı” kadrosuna atanmış sayıldım. Yine 02 Kasım 2011 tarih ve 28103 Mükerrer Sayılı Resmî Gazete’de 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eş zamanlı olarak 666 Sayılı “Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname” yayınlanmıştır. Yani aynı tarihte ve aynı zamanda hem bazı haklar veriliyor, hem de görevden alınıyorum. Yani bu iki KHK diyor ki, “Sana bazı haklar veriyorum ama bu arada görevden de alıyorum.” Mali haklarla ilgili bu 666 Sayılı KHK, o tarihte İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak beni de kapsamaktadır. Dolayısıyla bu 666 Sayılı KHK ile verilen hakların, Araştırmacı olduktan sonra da bana uygulanması gerektiğine inanıyorum. Yani 666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname Ekindeki (I) SAYILI CETVEL’de belirtilen Ek Ödeme Oranları İl Müdür Yardımcısı olarak Ek Ödeme Oranım % 180 olması gerekmektedir. Verilen bu hakkın 15 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe girmesi verilen hakkı ortadan kaldırmıyor, sadece uygulamayı ertelemiş oluyor. Ama maalesef 666 Sayılı KHK’nin verdiği haktan mahrum tutulmaktayım.
3- 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile maaşımın dondurulması da anlam veremediğim bir durumdur. Özelleştirmeden gelen Araştırmacıların maaşlarının dondurulmasını anlıyorum, zira onlar çok yüksek maaşlarla geldiler. Oysa ben yüksek bir maaş almıyordum ki dondurulsun. Mağduriyetimin bir sebebi de bu maaş dondurulma hadisesidir. Ayrıca benden daha alt görevlerden, Hastanelerde Müdür ve Müdür Yardımcısı iken Araştırmacı olarak Sağlık Müdürlüğüne gelen arkadaşlarımın, maaş ve ek ödemeleri, benden bir yıl sonra dondurulduğu için onlar benden yüksek maaş ve ek ödeme almaktadırlar. Bu da eşit işe eşit ücret uygulamasıyla bağdaşmıyor.
4- Ayrıca İl Sağlık Müdür Yardımcılığı kadromun, unvanımın ve yetkilerimin alınarak, denk olmayan Araştırmacı kadrosuna verilmem ayrı bir mağduriyet konusudur. İçinde bulunduğum durumu net bir şekilde izah edebilmek için şöyle bir örnek vermek istiyorum: Bugün Türkiye’de görev yapan Hâkimlerimiz, bir Kanun Hükmünde Kararname ile Mübaşir yapılsalar ne olur? Yine Türkiye’de görev yapan Valilerimiz, Kaymakamlarımız bir Kanun Hükmünde Kararname ile Tahrirat Kâtibi yapılsalar nasıl bir uygulama olur acaba? Onlara haksızlık olmaz mı? Hukuksuzluk olmaz mı? Yerlerine de alt görevlerde çalışan tecrübesiz memurlar getirilse doğru bir uygulama olmuş olur mu? Hak, hukuk, hakkaniyet, adalet, liyakat ve ehliyet nerede kalıyor? Biz Araştırmacı konumuna düşürülenlere yapılanlar karşısında vicdanlar hiç sızlamayacak mı? Bu yapılanlara idari, hukuki, İslami ve insani bir zeminde nasıl bir anlam vereceğiz? YAŞ kararlarıyla ordudan uzaklaştırılanların geçmişe dönük bütün haklarını zamlı bir şekilde verirken, YAŞ mağdurlarından daha fazla yeni mağdurlar oluşturmak doğru bir şey midir? Bir taraftan yaraları sarmaya çalışırken diğer taraftan çok daha büyük yaralar açmak neye hizmettir?
Sağlık Eski Bakanımız Sayın Prof. Dr. Recep AKDAĞ, sendika temsilcilerine ve televizyon programında canlı olarak, “Araştırmacı yapılanların mağduriyetlerini önleyeceğiz ve görevden aldığımız bu insanlara tekrar görev vereceğiz” dediği halde, aradan 14 ay geçmesine rağmen mağduriyetimiz önlenmediği gibi bizlere tekrar görev de verilmedi.
Sayın Bakanım, 663 Sayılı KHK’den kaynaklanan mağduriyetlerimizin yanında, 663 Sayılı KHK ve 666 Sayılı KHK’nin illerde uygulanmasından da kaynaklanan mağduriyetlerimiz olmuştur. Bu KHK’ler birçok ilde farklı uygulanmıştır. Türkiye genelinde uygulama birliği de olmamıştır. İllerde idarenin keyfi uygulamaları söz konusu olmaktadır. Mağduriyetimizin önlenmesi için bazı girişimlerde bulunulmuştur. Ama bu güne kadar çözüme kavuşturulamadı. Belki bizler meselemizi iyi anlatamamış da olabiliriz. Onun için size derdimizi anlatmaya çalıştım. Eğer derdimize çare bulursanız bizleri bahtiyar etmiş olursunuz.
Sağlık ve başarı dileklerimle, selam ve saygılarımı sunuyorum.
 
 
ADRES:                                                                                                       01.02.2013
İl Sağlık Müdürlüğü                                                                                     M. Adil ÇETİN
Antakya/HATAY

15 Şubat 2013 Cuma

TUZ KOKARSA

8 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız

Önce Yöneticilerin Araştırmacı olması Anayasa 'ya uygun bulundu. Şimdi de Sözleşmeli yöneticilik Anayasa uygun bulundu.

Güzel ülkemde yeni bir sayfa açıldı. Hayırlı olsun demekden başkada bişey kalmadı.

Artık Dernek aracılığıyla siyasi bir yol aramakdan başka çare kalmadı. elden alınan çocukların rızkına karşı...

Tuzun da koktuğu yerde ......

AYM KARAR ÖZETİ

Anayasa Mahkemesinin 14 Şubat 2013 tarihlikararı
663 sayılı Kanun HükmündeKararname’nin;
A- 58. maddesinin (13) numaralı fıkrasının(ç) bendiyle değiştirilen 209 sayılı Kanun’un5. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Bu fıkra uyarınca personele her ay yapılacak ek ödeme tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya pozisyon unvanı itibarıyla belirlenmiş olan ek ödeme tutarından az olamaz. Bu kapsamdaki personel için 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.”ibaresine ilişkin iptal isteminin başvuranın yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
B- 1- 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h) ve (r) bentlerine,
2- 25. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesine,
3- 33. maddesinin (5) numaralı fıkrasına,
4- 58. maddesinin;
a - (7) numaralı fıkrasının;
aa- (a) bendiyle değiştirilen 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nunek 1. maddesinin birinci fıkrasına,
ab- (c) bendiyle değiştirilen 3359 sayılı Kanun’unek 9. maddesine,
ac- (13) numaralı fıkrasının (ç) bendiyle değiştirilen 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun’un5. maddesinin altıncı fıkrasına,
ilişkin iptal istemleri hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
C- 1- 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…gerçek ve…” ve “…gizli dahi olsa…” ibarelerinin,
2- 23. maddesinin (7) numaralı fıkrasının (c) ve (ç) bentlerinin,
3- 44. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının,
4- 47. maddesinin (1), (2) ve (3) numaralı fıkralarının,
5- 55. maddesinin,
6- 58. maddesinin (12) numaralı fıkrasının,
7- 58. maddesinin (14) numaralı fıkrasının (ğ) bendinin,
İPTALLERİNE,
D- Diğer maddelerinin REDDİNE,

7 Şubat 2013 Perşembe

27 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız

Sn.ABDULLAH DAMAR 'DAN SAĞLIK ARAŞTIRMACILARINI İLGİLENDİREN BİR MAKALE 



Hastanelerde Yönetici Kıyımı !

Hastanelerde Yönetici Kıyımı !
Abdullah Damar
“Sağlık Bakanlığı Şube Müdürleri Nasıl ‘Araştırmacı’ oldu?” başlıklı yazım yayınlandıktan sonra, hem yazının altındaki “yorumlar” bölümüne, hem de e-posta adresime çok sayıda yorum aldım.

Yorumların tümünde ilgililer, uğranılan haksızlığı dile getirmem nedeniyle teşekkür ederken; Sağlık Bakanlığında sadece şube müdürlerinin değil, il müdür yardımcısı, hastane müdürü ve hastane müdür yardımcılarının da aynı haksız uygulamayla karşı karşıya kaldığını, yıllarca yöneticilik yapmış uzman personelin, bir kararnameyle haklarının ellerinden alınarak maddi kayıp ve statü kaybına  uğradıklarını da, ifade ediyorlar.

Hak gaspına uğrayan bu değerli yöneticiler, yapılan haksızlık karşısında boş da durmamışlar. Kasım 2011 yılından bu yana, idari yargı yoluna başvurmuş, çok sayıda milletvekiline ve basın mensubuna yazılı belgeler göndermiş, sorunlarını her platformda dile getirmişler.

Yazıma, olumlu yorumlarıyla destek veren, konuyla ilgili daha fazla bilgi vererek beni aydınlatan değerli sağlık yöneticilerinin isimlerini saklı tutarak ve konuya dair çözüm önerimi yazının sonunda ifade edeceğimi belirterek, sizleri bu çarpıcı yorumların bazılarıyla baş başa bırakıyorum;

“2011 yılında Sağlık Bakanlığında görevde yükselme sınavı ile şube müdürü oldum. Sınavdan 6 ay sonra da araştırmacı. Çok ilginçtir ki sınava girerken bu durumu yaşayacağım bana söylenmedi. Üstelik 5. ve 6. bölgeye atanma zorunluluğu vardı. Onu da kabul edip gitmiştim. Şimdi araştırmacı yapılarak unvanım ve cebimdeki paramdan oldum. Bu hangi adalete ve vicdana sığabilir. Dünyanın neresinde sınavla gelen mağduriyet var.  Dünyanın neresinde, çalışanların hakları, kanunla ellerinden alınıp, geriye götürülmüştür. Lütfen Sağlık Bakanına ve hükümete sorar mısınız. Böyle bir hukuksuzluk kaçıncı dünya ülkelerinde olurmuş? Birde, huzur-u mahşere gerçekten inanıyorlar mı acaba?”

“Şube müdürlerinin yanında hastane müdür ve müdür yardımcıları da aynı durumdalar, hatta bazı hastane müdürlerine 5 yıldızlı otellerde bakanlıkça aylarca eğitim verildi. Sınava sokuldular ve başardılar. Taşrada kıyıda, köşede her şeye katlanarak çalıştılar, tam rahat edeceğiz derken sandalyeleri altlarından çekildi işsiz kaldılar.”

“Yazınız çok önemli bir konuyu gündeme getirmiş, ancak eksik bilgiler mevcut.şöyleki;

1-Kasim 2011 tarihinde il müd.yrd ve şb.müdürleri ayni tarihte unvanları alınarak araştırmacı yapıldılar.

2-Hem unvanları ellerinden alınıp araştırmacı yapıldı, hem de özlük hakları yarıya indirilip donduruldu.

3-Yerlerine Tekel ve Telekom’un özelleştirilmesinden geçen, sağlıkla ilgisi, bilgisi olmayan kişiler görevlendirildi.

4-Ayni akıbete Kasım 2012 tarihinde tüm hastane müdür ve yardımcıları da uğradi.

5-Tüm bu yapılanlara Sağlık Bakanı’nın yorumu, "profesyonel yöneticilik" getirdik, şeklindedir.”

“Öncelikle araştırmacılarla ilgili yazınız için teşekkür ederim. Ben Hacettepe Ünv. Sağlık İdaresi Bölümü mezunu olarak, Sağlık Bakanlığında hastane müdürü iken, 663 sayılı khk ile araştırmacı yapıldım. 663’e göre zorla mesleğim, unvanım ve işim elimden alındı. Şimdi …… ilçe sağlık müdürlüğünde araştırmacı olarak çalışıyorum. Benim gibi yaklaşık 2000 kişi araştırmacı oldu. Sağlık Bakan’ımızın övünçle söz ettiği sağlıkta dönüşümün gerçekleştirildiği zamanda idarecilik yapmış kişiler 663 sayılı khk ile bir anda depoya kaldırıldı. Ayıptır, günahtır. Hiç olmazsa bu kişilerin kadroları, diğer kurumlarda olduğu gibi şahsa bağlı kadro olarak kalsaydı. Yıllarca Sağlık Bakanlığına hizmet etmiş bu kişiler bu kadar üzülmezlerdi.”
“Sayın Abdullah DAMAR size çok teşekkür ediyoruz. Bizler kimseye ulaşamadık. Başbakana, Bülent Arınç’a yazdık, ama ulaşamadık. Yazınızı okuduk, inanın çok duygulandık. Maaşımızı % 30 değil, daha da düşürdüler. Sayın hocam bakın özel hizmet tazminatımızı 135’ten 60’a düşürdüler. Ek ödeme katsayımızı 170’ten, 30’a düşürdüler. Artık düşününüz bizi ne kadar mağdur ettiklerini. Saygılarımı sunuyorum, Allah siz ve sizin gibilerden razı olsun. Belki bu dünyada bu zalimlere gücümüz yetmez ama ben bize bunu yapanları Allah’a havale ediyorum.”

“Sayın DAMAR, size araştırmacı arkadaşlar adına teşekkür ederim. Görevde yükselme sınavını kazanarak güneydoğuya şube müdürü olarak atandım. 9 ay sonra araştırmacı yaptılar. Aldığımız maddi gelirin 1/3 ‘ni kestiler. Şu an benim bu işten aylık kaybım 1000 liranın üstünde. Benim üzüntüm mademki 663 gibi bir çalışmanız var, neden bizleri sınav yaptınız ve ben eşimi ve 2 küçük çocuğumu bırakıp gitmek zorunda bırakıldım. Kaybımız maddi manevi çok büyük. Maddi kaybımızı giderilmesini istiyoruz.”

“Sağlık Bakanlığında çalışmakta olan yöneticiler araştırmacı oldu. Tamam, yıllar önce siyasilerin aracılığıyla yönetici olanlara bunun yapılması haktır. Lakin sınav kazanarak bu makamları hak eden çalışanlara bu yapılan, hukuk devletine yakışmaz. Üstelik bu uygulama KHK ile yapılmıştır. Neden mi? Bireyler adil yargılanma hakkını kullanamasın, mahkemeye gidemesin diye. Hem sizin de bildiğiniz gibi KHK ancak ve ancak kanun çıkarmayı beklemek için zaman kalmadıysa, ivedilikle çıkarılması devletin menfaatine ise, çıkarılır. Neydi bu uygulamadaki acele? Kaçan bir şey mi vardı? 657 sayılı Devlet Memuru Kanunu çalışanlara sınavla adil yükselme hakkı vermiştir. Lakin 663 KHK ile bu hakları hiçe sayılmıştır. Bu uygulama insan Hakları sözleşmesine aykırıdır. Eğer Türkiye bu sözleşmeye imza attıysa vatandaşlarına “adil yargılanma hakkını “vermesi gerekirdi. Bu durum ne hukuk devletine ne de demokrasiye uyar. Ancak padişahlıkla yönetilen teokratik ülkelerde yaşanır. Sağlık Bakanlığının 2010 yılında, hem de AK Parti döneminde yaptığı sınavda alın teriyle, bileğinin hakkıyla şube müdürü olan insanlar, görevlerinden alıp Araştırmacı unvanı verildi. Bu insanlar sınavı kazandı üstüne, evlatlarını memlekette bırakıp, doğu görevini evlat hasretiyle tamamladı. Madem böyle görevden alınacaklardı, ne diye bu hasreti, zorlukları yaşadılar? Şimdi Şube müdürlüğü makamını hak etmiş kişiler 1200 TL maaşa mahkum edildi.(Bu maaş hizmetli maaşıdır).Vasıfsız eleman muamelesi yapılıyor. Eğer Bu kişilere UZMAN KADROSU verilmiş olsaydı en azından evlatlarının rızkıyla oynanmamış olurdu. Şimdi size sorarım bu yapılan HAK mıdır? Ne olur durumu kamuoyuna duyuralım. Bu 663 sayılı KHK şimdi Anayasa Mahkemesinde. ADALET istiyoruz.”

“Bir yöneticiyi neden araştırmacı yaparsınız? Mevcut kadro kaldırılmıştır, emekli oluncaya kadar araştırmacı unvanıyla onun deneyimlerinden yararlanırsınız. İyi de Şube Müdürlüğü makamı aynen duruyor. Sen diyorsun ki, ben senin sınav kazanmanı tanımam, bu ülkede hukuk geçerli değildir. Seni yerinden alırım, yerine de sınav kazanamayanları görevlendirmeyle çalıştırırım. Var mı böyle bir şey? Ben yüksek lisans mezunuyum. Ve beni şube müdürü makamından alıp bir şefin emrinde hizmetli maaşıyla çalıştırmak istenildi. Bu ne kanunsuzluktur. Bu ne hak hukuk tanımazlıktır? Bu 663 sayılı KHK şimdi Anayasa Mahkemesinde. Allah rızası için ADALET istiyoruz.”

“Sağlık Müdürlüğündeki şube müdürlerinin durumunu kamuoyuna bildirmenizden dolayı sizi tebrik ederim. Ancak ekli  Oktay Bey’in soru önergesinden de anlaşılacağı üzere 02.11.2012 tarihinden geçerli 663 sayılı KHK gereği Türkiye’nin tüm il ve ilçelerindeki hastane müdür ve müdür yardımcılarının % 80 %85’i ile sözleşme imzalanmadı ve bu arkadaşlar İl Sağlık Müdürlüklerinde ARAŞTIRMACI oldular, maaşları düştü ve sabitlendi. 2013 Ocak ayı itibari ile zam bile verilmedi. Bu konuyu da yazarsanız memnun olurum.”

Bu yorumlar karşısında başka bir şey eklemeye gerek var mı?

Aslında bu ve buna benzer haksızlıklara uğrayan meslek gruplarının yapmaları gereken şeyler, herkesçe bilinen ve çok da sır olmayan şeyler.

Bunlar neler mi?

İlki, haksızlığa uğrayan kişilerin, haklarını idari yargı yoluyla aramaları.

İlgililer bu yola, Anayasa Mahkemesi yoluyla, başvurmuşlar.

İkincisi, sendikaları aracılığıyla kamuoyu yaratmaları.

Bu yol da denemiş ve halen denenmeye devam ediliyor.

Üçüncüsü ise daha lokal sorunlarla, daha etkili olarak ilgilenebilmek için “dernek” kurmak.
Milli Eğitim Bakanlığı, merkez ve taşra teşkilatında görev yapan il müdürü, müdür yardımcısı ve şube müdürlerinin kurmuş olduğu, “Uluslar arası Eğitim Yöneticileri Derneği”(UEYDER) bu konuya, güzel bir örnek teşkil ediyor.

Daha önceki yazılarımda ifade ettiğim gibi, Milli Eğitim Bakanlığı şube müdürleri de benzer haksızlıklara uğradıklarında,(yer değiştirme haklarının gspı, görevde yükselme haklarının alınması, maaş ve özlük haklarında gerileme vb.) sözünü ettiğim derneği kurdular. Bu dernek aracılığıyla hem deneyim paylaşımı yapılıyor, hem de hakları için kamuoyu oluşturuluyor. Örneğin, bu derneğin çalışmaları sonucunda, MEB şube müdürlerinin maaş ve ek ödemelerinde ciddi artışlar gerçekleşti.
Yazımı, yine “sizden” bir mesajla sonlandırıyorum;

“Sadece şube müdürleri değil, idari il sağlık müdür yardımcıları, hastane müdürleri, hastane müdür yardımcılarının hepsi araştırmacı oldu, maaşları donduruldu.  Kafalarına göre atadıkları yeni idarecilerle sözleşme yaptılar.

Susmayın!

Sustukça bir gün hukuk herkese lazım diyecek konuma gelirsiniz.

Mağduriyetler anlatılmış da ne olmuş?

Bunu herkes biliyor.

Şimdi tepki zamanı olsa gerek…”


Kaynak : http://www.haber3.com/hastanelerde-yonetici-kiyimi--107475y.htm#ixzz2KCsIcYu9