30 Kasım 2011 Çarşamba

YENİ DEVRİN "ARAŞTIRMACI" MAĞDURLARI !!!

6 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız

            6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca çıkarılan Kanun Hükmünde kararnameler ile Müdür ve Müdür yardımcısı ünvanı ile kamuda çalışanlar Araştırmacı kadrolarına atanırken, En son aldıkları maaşları dondurularak atandıkları Araştırmacı kadrosunun maaşı dengeleninceye kadar zamlardan mahrum bırakılmıştır.
            Ancak;
            Kamuoyunda YAŞ mağdurları olarak bilinen ve YAŞ kararları ile ordudan atılanların istekleri halinde Kamuda araştırmacı olarak çalışmalarına imkan veren 6191 sayılı kanunda, bu madde hükümlerine göre Araştırmacı olarak atananlar için “bu madde uyarınca ihdas edilen araştırmacı kadrosuna kurumlarınca atanırlar ve bunlara statüsüne göre bu Kanun hükümleri uyarınca karargâhta görevli emsali sınıf, rütbe ve kıdemdeki subay veya astsubaya ödenmekte olan aylık ve diğer mali haklar (tayın bedeli ve fiilen çalışma karşılığı yapılan ödemeler hariç) ödenir. Aylıklar, emsalleri esas alınarak her yıl kademe ilerlemesi, her üç yılda bir derece yükselmesi işlemine tabi tutulur.” Hükmü ihdas olmuştur.
            Yani, Onlar her ne kadar Araştırmacı kadrosuna atanmış olsa dahi Karargahta görevli olsala idiler alacakları maaşı aynen almaya devam edilecektir.
            Bu konuda Kanun koyucu yıllardır süren bir mağduriyetin önüne geçerek olması gereken düzenlemeyi yapmıştır.
            Maalesef;
            Bilindiği üzere son çıkan KHK’lerdeki amir hüküm olan “Birinci fıkra uyarınca atanan veya atanmış sayılan personelin yeni kadrolarına atandıkları veya atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda sözleşme ücreti, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutarı), her türlü zam ve tazminatları, makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ve performansa bağlı döner sermaye ek ödemesi hariç) toplam net tutarının (Bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır.); yeni atandıkları veya atanmış sayıldıkları kadrolara ait aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutarı), her türlü zam ve tazminatları, makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, ek ücret, ek ödeme ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ve performansa bağlı döner sermaye ek ödemesi hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödenir.” Maddesi ile Aynı Kanun Koyucunun vermiş olduğu yetkiye dayanılarak çıkarılan KHK’ler ile Araştırmacı kadrosuna atananlar ise bu sefer mağdur edilmişlerdir.
            Ümidimiz;
            KHK çıkarma yetkisinin sona ermiş olması nedeniyle Kanun Koyucunun (TBMM), vermiş olduğu yetkiyle yapılan mağduriyeti düzeltici yasal düzenlemeleri en kısa zamanda yerine getirmesidir.

29 Kasım 2011 Salı

ANAYASA MADDELERİNİ BİR DE YORUMLAYALIM İSTERSENİZ..

0 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız

Anayasa’nın 128 inci maddesi uyarınca, memurların ve diğer kamu görevlilerinin  nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.
Yasama organı, kanunla düzenleme yaparken, Anayasa’nın 11 inci maddesi  gereğince, Anayasa’nın diğer hükümlerine de uygun hareket etmek zorundadır.
Her şeyden önce yasa ile yapılan düzenlemelerde, Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesine, hukuk devleti ilkesine uygun hareket edilmesi ve ilgililerin kazanılmış haklarına dokunulmaması gerekir. Kazanılmış hakların korunması, hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Hukuk devletinde bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olması önemli ve temel bir ilkedir.
Anayasa’da yer alan hukuk devleti ilkesi, Anayasa’nın temel ilkelerinden biridir. Hukuk devleti; yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan, adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır. Hukuka güvenin, kamu düzeninin ve istikrarın korunması da kazanılmış hakların korunması ilkesine bağlılık ile mümkündür.
Kazanılmış haklar, hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurdur. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar Anayasa’nın 2 nci maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi, toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer alan hukuk devleti, bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, Anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren, yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile Anayasa’nın bulunduğu bilinci olan devlettir.
Anayasa’nın 10 uncu maddesinde öngörülen kanun önündeki eşitlik ilkesi, yasama  ve yürütmenin yetkilerini kullanırken uymak zorunda oldukları Anayasa ve temel hukuk ilkelerinin en önde gelenlerindendir. Yasama ve yürütme, idare edilenler yönünden, hak  yaratırken ve külfet getirirken, bu ilkeye uygun davranmakla yükümlüdürler.  
Anayasa’nın 10 uncu maddesi “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde  kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” şeklindeki amir  hükmü ile bu hususu net olarak ifade etmektedir.  
Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesine göre, kanunların uygulanmasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayrılığı gözetilmeyecek ve bu nedenlerle eşitsizliğe yol açılmayacaktır. Birbirlerinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
Anayasa’da yer alan hukuk devleti ilkesi, Anayasa’nın temel ilkelerinden biridir. Hukuk devleti; yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan, adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır. Hukuka güvenin, kamu düzeninin ve istikrarın korunması da kazanılmış hakların korunması ilkesine bağlılık ile mümkündür.
Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli  unsurlarındandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar Anayasa’nın 2 nci maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi, toplumsal kararlılığı hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer alan hukuk devleti, bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, Anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren, yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile Anayasa’nın bulunduğu bilinci olan devlettir.

ANAYASA'YI YENİDEN OKUYALIM!

0 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız



MADDE 49- Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.

(Değişik: 3/10/2001-4709/19 md.) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.

VII. Ücrette adalet sağlanması

MADDE 55- Ücret emeğin karşılığıdır.

Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.

A. Hizmete girme

MADDE 70- Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.
Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.

28 Kasım 2011 Pazartesi

KAMUDA EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET KARARNAMESİ VE ÖZEL HİZMET TAZMİNATLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

0 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız


Kamuda eşit işe eşit ücret uygulamasını öngören 02.11.2011 Tarihli mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname (KHK/666) ile Kamuda aynı ünvanda olan kişiler içim ek ödemelerde düzenlemeye gidilmiştir.
Bu düzenleme ile KHK ile 375 sayılı KHK’ye eklenen Ek Madde 9 ile belirlenen I sayılı cetvel ile ek ödeme oranları yeniden belirlenmiştir.

Söz konusu cetvelin A-1 maddesini (k) sırasında kamuda çalışan tüm araştırmacılar için;
1-2. Dereceden aylık alanlar için; 115
3-4. Dereceden aylık alanlar için; 110
Diğer derecelerden aylık alanlar için; 100
Ek ödeme oranı belirlenerek, kamuda çalışan tüm araştırmacıların ek ödemeleri kamuda eşit işe eşit ücret politikasına uygun hale getirilmiştir.

 ANCAK;
 Devlet memurlarının maaşlarının en önemli kalemi olan ve nerdeyse maaşı belirleyici temel unsur olan Özel Hizmet Tazminatlarında her hangi bir düzenleme yapılmamıştır.
05 Mayıs 2006 Tarihli ve 26159 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2006/10344 sayılı Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının Eki olan II Sayılı cetvelde Başbakanlık Merkez Teşkilatında çalışan Araştırmacılar için;
1.Dereceden Maaş alanlar için; %125
2. Dereceden Maaş alanlar için ; % 100
3. Dereceden Maaş alanlar için; % 80
4. Dereceden Maaş alanlar için; % 68 Oranında Özel Hizmet Tazminatı Ödeneceği Hüküm Altına Alınmış olduğu halde, Araştırmacı olup Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarında çalışan Araştırmacılar için ise;
1-4. Dereceden maaş almakta olan araştırmacı kadroları için; %60
Oranında Özel Hizmet Tazminatı oranı belirlenmiştir.


TALEBİMİZ;

666 SAYILI KHK İLE GETİRİLEN EK ÖDEME ORANLARINDAKİ EŞİTLİĞİN, KAMUDA ÇALIŞAN TÜM ARAŞTIRMACILAR İÇİN AYNI ÖZEL HİZMET TAZMİNATI ORANININ BELİRLENECEĞİ YENİ BİR BAKANLAR KURULU KARARIDIR.

Özel Hizmet tazminatı oranlarında yapılacak düzenleme ile Tüm Araştırmacıların Ek 9 da olduğu şekilde aynı özel hizmet tazminat cetveli grubunda toplanarak devam eden bu eşitsizliğin sonlandırılması tüm araştırmacıları memnun edecek bir çalışma olacaktır.

25 Kasım 2011 Cuma

Parasal kayıplar Nelerdir?

3 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız
Müdür ve müdür yardımcısı kadrosunda iken Araştırmacı kadrolarına atanan personelin 15.01.2012 tarihindne geçerli olacak yeni denge tazminatları ile birlikte bürüt  parasal kayıpları aşağıdaki tabloda gibidir.



MÜDÜR  ARAŞTIRMACI

ORAN TUTARI ORAN TUTARI FARK
EK GÖSTERGE 3000 193,38 2200 141,81 51,57
ÖZEL HİZMET TAZ. 135 826,70 60 367,42 459,28
YAN ÖDEME 1100 22,48 900 18,40 4,09
375 EK 9 ORANI 170 1.041,03 115 704,23 336,80
TOPLAM(BÜRÜT) 2.083,59 1.231,86 851,74




MÜDÜR YARDIMCISI ARAŞTIRMACI

ORAN TUTARI ORAN TUTARI FARK
EK GÖSTERGE 2200 141,81 2200 141,81 0,00
ÖZEL HİZMET TAZ. 125 765,46 60 367,42 398,04
YAN ÖDEME 750 15,33 900 18,40 -3,07
375 EK 9 ORANI 165 1.010,41 115 704,23 306,19
TOPLAM(BÜRÜT) 1.933,02 1.231,86 701,16













































FARK





51,57





459,28





4,09





336,80





851,74


Araştırmacı kimdir ve ne iş yaparlar?

0 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız


Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanan ve 8.10.2003 tarih ve 25253 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ‘24.11.1994 Tarihli ve 4046 Sayılı Kanun Çerçevesinde Nakledilecek Personel Hakkında Tebliğ’ in 7.maddesinde kimlerin araştırmacı kadrosuna atanacakları sayılmış, ve görevleri ise şu şekilde belirlenmiştir.:

".. Araştırmacı unvanlı personelin görevleri; Kurumun veya görevli olduğu birimin görev ve hizmetleri ile ilgili konularda verilecek görevleri ifa etmek, kurumun veya görevli olduğu birimin görevleri hakkında araştırma, inceleme yapmak ve bu konuları değerlendirerek sorunlara çözüm yollarını belirlemek, rapor yazmak, koordinasyon ve danışmanlık yapmak, bu konularla ilgili toplantı ve etkinliklere katılmak, araştırma programlarını hazırlamak, Kalkınma Planları ve Yıllık Programlar ile kuruma verilen görevler hakkında araştırma yapmak ve verilecek diğer görevleri yerine getirmektir."
Son yayınlanan KHK lere konan " Bu fıkraya göre Bakanlık Müşaviri ve Araştırmacı kadrolarına atanmış sayılanlar, Bakanın uygun göreceği merkez veya taşra teşkilatına ait birimlerde çalıştırılabilir" maddesi ile de araştırmacı kadrolarına atanların nerede çalışacağı ise ilgili Bakanın taktiri ve insafına bırakılmıştır. 


Kadromu alabilirsin ama çocuğumun rızkını asla!

6 Yorum. Okumak veYorum Yapmak İçin Tıklayınız
    6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca Bakanlıklar ve bağlı kuruluşların teşkilat yapıları ve personel kadrolarını düzenleyen son kanun hükmünde kararnamelerle,  Daire başkanı ve üzeri kadrolar bakan müşaviri olarak atanırken, müdür ve  müdür yardımcısı kadrolarında çalışan yöneticiler ARAŞTIRMACI kadralarına atanmışlardır.

   Bu blogda araştırmacı kadrosuna atananların sorunları, sorunların çözüm yolları, yapılabilecek hukuki mücadele yöntemlerini, tüm araştırmacı arkadaşlarımızla paylaşarak yapılan haksızlığın telefisi yönünde neler yapılabileceğini tartışmayı amaçlıyoruz.

   Katılımlarınızla güçlenecek, kadrolarımız alınmış olsa dahi uğradığımız maddi kayıpları belki bir şekilde telafi edebileceğiz.

  Vira Bismillah ,Allah yardımcımız olsun diyoruz...